Son günlerde siyasetin gündemi yolsuzluk, rüşvet, usulsüzlükler ve ahlaki çöküntülerle dolu.

Bunlar çürümüşlüğü göstermekte.
Ahlak yok olunca kasaların kilitleri tutmuyor.
Vicdan terazisi kayınca cüzdanlar şişiyor.
Ülkenin gündemini ne meşgul ediyor.
Kasalardan çıkan paralar, lüks otel odalarında yapılan gizli görüşmeler, sekreterlerle yaşanan uygunsuz ilişkiler konuşuluyor.
Bir belediye başkanı rüşvet almış, biri devletin malını zimmetine geçirmiş, bir diğeri lüks sofralarda halktan kopmuş bir hayat sürüyor.
Ve biz ne yapıyoruz?
"Hırsız ama bizim hırsızımız."
"Sizinki yapmadı mı?"
"Onlar da yapıyordu."
Bu mu adalet?
Bu mu vicdan?
Bir başkasının hatası, bizimkini aklar mı?
Haksızlık yapanın kimliği neden önemli?
Yanlışa yanlış demek bu kadar mı zorlaştı?
Siyasi kimlikler, ahlaki çürümeyi örtbas etme aracı haline geldi.
“Bizden olsun da ne olursa olsun” anlayışı, toplumun vicdanını felç etti. Oysa mesele partiler değil, mesele adalet, ahlak ve hakkaniyet.
Devletin malına, yetimin hakkına, mazlumun isti katına el uzatan kim olursa olsun, hesabını vermeli.
Bunu yapan senin partinden diye sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık kimden gelirse gelsin, karşı durulmalıdır.
Peygamberimiz ne diyor:
“Kim bir kötülük görürse, eliyle düzeltsin.
Gücü yetmezse diliyle düzeltsin.
Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin.
Bu imanın en zayıf derecesidir.”
Biz neredeyiz?
Sessiz kalan, susarak hırsızlara alan açan bir toplum haline mi geldik?
Artık susmayalım.
Bu bizim partiden, bu bizim adam, bu bizim çocuklar diyerek yapılanı meşrulaştırmayalım.
Haksızlığa susmak, yetimin hakkını yiyene omuz vermektir.
Adalet herkes için olmalı.
Ahlak herkes için geçerli olmalı.
Kimse dokunulmaz değil.
Seçilmiş olmak, güçlü olmak, bir gün o güç elden gittiğinde vicdanlarda da mahkemelerde de hesap gününde hesap vermeyeceği anlamına gelmez.
Gelin, partizanlığı değil, ahlakı konuşalım.
Yanlışı yapan kim olursa olsun, yanlışa dur diyelim.
Adil Adaleti sahiplenelim.
Hakkı savunalım.
Sessiz kalmayalım.
Çünkü ses çıkmazsa, çürümüşlük normalleşir.
Ve unutmayın:
Halkın hakkı çalındığında susanlar, çalan kadar mesuldür.