Bazen kendimizi çaresiz hissederiz.

Bir yanda dünyanın dört bir yanında yaşanan adaletsizlikler, savaşlar, göz göre göre yapılan zulümler...
Diğer yanda ise evimizde, odamızda, ekran başında yalnız başımıza kalmışızdır.
İçimizi kemiren o duygu: “Ben ne yapabilirim ki?”
Ama işte tam da burada başlıyor asıl mesele.
Çünkü bazen bir kişi, milyonların sessizliğini bozan tek sestir.
Bugün Gazze’de insanlar açlıktan, bombalardan, çaresizlikten ölüyor.
Ve senin bu dünyada hâlâ kalbin acıyorsa, işte o kalp bu çağrıyı duyuyor demektir:
Tek başına olsan da Gazze’yi gündemden düşürme.
Gazze’yi kendi derdin gibi içine dert et.
Bir yakının için nasıl dua ediyorsan, Gazze için de öyle dua et.
Bir arkadaşına nasıl sahip çıkıyorsan, bir kardeşin gibi Gazze’ye de sahip çık.
Çünkü sessiz kalmak, çoğu zaman en gür bağırıştan bile daha etkilidir zulüm cephesinde.
Zalimler en çok unutulmayı ister.
En çok da gündemden düşmeyi severler.
Sen sustuğunda, onlar kazanır.
Sosyal medyada yaz, çiz, anlat, insanlarla paylaş.
Yılma, bıkma, usanma bir kişiyle ne olacak deme.
Herkes unuttuğunda sen hatırlat.
Gazze için yapılan her eyleme, her dayanışma etkinliğine katıl.
İsrail ve destekçilerine ait ürünleri almamak bile bir duruştur.
Bir çocuğun hayatı, bir kalemin ucuna, bir ekmek parçasına bağlı olabilir.
Maddi imkânların el veriyorsa, infakta bulun.
Ama hiçbir şey yapamasan bile tarafını göster.
Bu bile başlı başına bir duruştur, bir direniştir.
Bir kişi ne yapabilir ki deme.
o bir kişi sen ol.
İki milyar Müslüman nüfusun baktığı bir günde.
Senin duruşun, safın Müslümanlardan olsun.
Tevhidi duruşlu bir kişi, koca bir çağın ruhunu değiştirebilir.
Vietnam Savaşı sırasında bir adam, her gece Beyaz Saray’ın önüne gider,
tek bir mum yakarak savaşın zulmüne karşı sessiz bir protesto yaparmış.
Bir gün bir gazeteci dayanamamış, sormuş:
— “Bayım, sizce bu küçük protesto bir şeyi değiştirebilir mi?”
Adam şöyle cevap vermiş:
— “Ben buraya onları değiştirmek için gelmiyorum.
Buradayım ki onlar beni değiştirmesin.
Bu vahşetin bir parçası olmamak için,
vicdanımı ve merhametimi kaybetmemek için,
her gün bu mumu yakacağım.”
İşte bu!
Bizim de tam olarak yapmamız gereken bu:
Vicdanı korumak.
Kalbi diri tutmak.
Gerçeği söylemekten vazgeçmemek.
Çünkü bazen bir mum, bir kıvılcım olur.
Ve kıvılcımlar karanlığa meydan okur.
Unutma, belki dünya hemen değişmeyecek...
Ama sen değişmeyeceksin.
Teslim olmayacaksın.
Bu sessiz çığlığa kulak verecek biri olacaksın.
Ve belki senin çırpınışın, bir yerlerde başka yürekleri de uyandıracak.
Yeter ki susma.
Yeter ki unutma.
Yeter ki Gazze’yi kendi derdin bil.