Pencereden gelişi güzel etrafı seyrediyordu Celal amca.
Gözü mahalle bakkalına takıldı,bakkala gelen, giden kimi ekmek kimi süt,kahvaltıya hazırlanıyordu mahalleli,karşı yeşil renkli evin küçük kızı Elif'de evden çıktı,gözlerinin içi gülüyordu adeta aceleyle çıkmış olduğu üzerinden belliydi,ayaklarında annesinin terlikleri vardı,saçlarının yarısı bağlı yarısı dağınıktı,o da bakkala girdi ve bakkaldan çıkınca bakkalın önünde durdu küçük avucunun içerisinde renkli bir sakız vardı,özenle açtı sakızı ağzına attı,küçük bir ağız hareketiyle sakızı yumuşattı ve öylece durdu sakızın tadı damağına gelmişti, sanki bu anın hiç bitmemesini istiyordu..
Küçücük dünyasında o kadar mutluyduki o an ne ayağındaki annesinin terlikleri,ne üzerindeki pijamaları nede saçının dağınıklığı vardı...O küçücük sakız onu mutlu etmeye yetmişti,küçük bir sakızdan mutlu olan küçük bir kızdı Elifcik...
Evet yeryüzünün en zor işlerinden birisi olsa gerek mutluluk,kimimiz parada ararız mutluluğu,kimimiz ailemizde,kimimiz ise sağlıkta…
Ama hepsinde bir "arayış" ve "yetinmeme" söz konusudur. Belli bir miktar paramız olduğunda mutlu olacağımızı düşünürüz o kadar para kazanınca yetmez,daha fazlasını isteriz. Evimiz olur bu kez bahçe içinde bir tane daha isteriz. Araba alırız bu kez rengini yada modelini değiştirmeye çalışırız.
Mutluluk önce kalpte sonra gözde başlar , kalpteki güzel düşünceler göze güzel gösterir , güzel gören göz ise güzel konuşturur.
Çevremizde,hayatımızda bizi üzen,yoran kişiler muhakkak vardır,ne kadar uğraşırsak uğraşalım bunlar bizi rahat bırakmaz biz bunlardan kopmadığımız sürece kendi mutsuzluklarını , iç Dünyalarını bize yansıtırlar ,hayatımızdan ne zaman bu tipleri çıkarırsak o zaman üzerimizdeki ağırlıktan kurtuluruz ve mutluluğa adım atarız.
Mutluluğu ararkende süreçte değil sonuçta arıyoruz , ya çok geçmişe ya da geleceğe konumlandırıyoruz.Oysa mutluluk ne gelecekte ne de geçmiştedir, mutluluk yaşadığın anda saklıdır , çünkü mutluluk bir sonuç değil, bir süreçtir . Mutluluk,tıpkı bir kelebeğe benzer,yakalamaya çalıştıkça kaçar.
Peki nasıl mutlu oluruz formülü varmıdır mutluluğun.
Kuvvetli inanç, mutluluğun temel şartıdır. İnançsızlık en büyük huzursuzluk kaynağıdır.
İman mutluluk anahtarıdır ve bütün güzelliklerin kaynağıdır. İnsanı insan yapan bütün değerler ondan çıkar. Karamsarlıktan, olumsuz düşüncelerden uzak olmalıdır.
Yüce Allah'la irtibatı güçlü insanın mutsuz, umutsuz ve huzursuz olması mümkün değildir. İnsanın Yüce Allah ile irtibatı zayıfladıkça, huzursuzluğu, mutsuzluğu artar, kendi hayatını kendisi karartmış olur.
İnsan hayatı boşluk kabul etmez , hayırlı, faydalı ve güzel şeylerle meşgul olunmalıdır.Tembellik, vurdum duymazlık, duyarsızlık gibi zaaflar içerisinde hep huzursuzluk tohumu taşıyan ve insanı mahveden hastalıklardır. Kanaatsizlik, yanlış yönde kullanılan hırs ve tamah, gereksiz kuşku ve korkular terk edilmelidir. Haline şükretmeli, şikâyet etmemelidir.
Eskiden insanlar şu beş söze çok önem verirlermiş: "ya nasip", "ya sabır", "tevekkeltü alallah", "er rızku alallah", "bu da geçer ya hu!" …
Sağlıcakla ve mutlulukla kalın …