Kırşehir’de öyle isimler vardır ki, herkes tanır, herkes bir şekilde yolunu kesiştirmiştir. İşte o isimlerden biri de İsmet Yapıcı, bizim dilimizle İsmet Ağabey.
1952’de Kırşehir’de doğmuş. Elektrik okumuş ama hayat onu sadece kabloya, prize bağlamamış. Hem inşaata girmiş, hem elektriğe el atmış, hem de memleketin taşına toprağına emeğini katmış. Abileriyle beraber kurdukları kooperatifle yüzlerce ev yapmışlar. Bugün Kırşehir’de bir sürü binanın duvarında İsmet Ağabey’in alın teri var.
Ama sadece bina dikmekle kalmamış. TRT’nin Köpekli Dağı’ndaki vericisine hat çekmiş, İstanbul’a gidip MODOKO gibi koskoca sanayi sitelerinin elektrik işlerini yapmış. Yani işin özü, eli iş tutmuş, kafası proje görmüş.
Fakat mesele sadece iş değil… İsmet Ağabey’in gönlünde hep “Kırşehir’e daha ne katabilirim?” sorusu olmuş. 1975 yılında İsrail’e gitmiş, süt üretimi konusunda bir süre gönüllü olarak çalışmış. Hedefi, pastörize ve UHT sütü işleyip paketleyerek Türkiye’de uygulanabilir bir model geliştirmekti. Amacı ise, Kırşehir’de modern bir süt işletmesi kurarak bu sistemi hayata geçirmekti. Ancak bin dönüm arazi temin edilemediği için bu girişim gerçekleşemedi.
Ama düşüncesi bile büyük değil mi?
Sonra, “Kırşehir’e çimento fabrikası lazım” demiş. Rapor hazırlatmış, devlet bakanını şehre getirmiş. O da olmamış, siyasi destek yetmemiş. Ama bakın, çoğumuzun aklına bile gelmeyecek işlere kafa yormuş.
Kızılay başkanı olmuş on yıl boyunca. Kan bağışında Türkiye birinciliği getirmiş Kırşehir’e. Hani bugün Kırşehir’de kan merkezi varsa, işte onun emeği var. Türk Hava Kurumu’nda da boş durmamış. Gençlere gökyüzünü sevdirmiş, yarışmalarda dereceler aldırmış. Deri, fitre toplamada yine hep önde olmuş.
Ama belki de en çok hafızalara kazınan işi, Mehmet Mermer Hamidiye Camii.
Bakın, burası öyle sıradan bir cami değil. İçeri girince altın varaklı kubbe yok, ağır avizeler yok. Tavanına gökyüzü resmedilmiş, mihrabına şelale yapılmış, duvarlarında ağaç, zeminde çimen var. Yani camiye girdiğinde kendini adeta cennette hissediyorsun.
Bir ayetin manasını alıp, duvara, tavana, gönüllere işlemiş. İşte bu yüzden sadece Kırşehir değil, dışarıdan gelenler de uğruyor buraya. Ramazan Ayında’da il dışından kalkıp geleni mi ararsın, turist kafilesiyle uğrayanı mı…
Hepsi “Böyle cami görmedik” diyor.
Şimdi düşünün; bir insanın hayatı boyunca elinin değdiği işlere bakın. Ev yapmış, fabrika hayali kurmuş, sütçülük için dünyayı görmüş, Kızılay’da şehri birinci yapmış, Hava Kurumu’na nefes aldırmış, sonunda da gönüllere huzur veren bir cami kazandırmış.
İşte İsmet Ağabey böyle bir adam. Hayali de büyük olmuş, emeği de. Belki her düşündüğü iş olmamış ama her düşündüğü, şehrin ufkunu açmış. Bugün Kırşehir’de hangi taşın altını kaldırsan, az çok izi vardır.
Allah böyle hayali olan, emeğini memleket için harcayan insanlardan eksik etmesin.
Çünkü bu şehir, böyle adamlarla güzelleşiyor.