Geçen gün AK Parti Kırşehir kurucularında uzun süre il yönetimde bulunmuş ve hala cumhurbaşkanımın yanındayım diyen arkadaşlarla çay ocağında muhabbet ediyoruz.

Dilimizin döndüğü kadar ülkedeki siyasi partilerin dününü, bugününü, geldikleri yerleri konuşsak ta.
Konu geldi dolaştı AK Parti il seçimlerine.
Belli ki dertliydi.
Milli görüşten beri geldiğini bugünler nasıl geldiklerini söyleyip.
Derdini de birlikte bu ortamda paylaşmak istedi.
Ben bu tek adamlık siyasetin özünde var bunlar hep oluyor yaşanıyor dert etme desem de başladı anlatmaya.
“AK Parti kongre sürecinde ve büyük ölçüde tamamlandı.
Demokratiklik adına seçim yapılıyor tek listeyle?
Eğer ki adayınıza çok çok güveniyorsanız bırakın isteyenlerde aday adayı olsun.
En büyük sıkıntı bu dayatma adaylar yüzünden gelmiyor mu?
Halkın istediği değil genel merkezlerin istediği oluyor.
Seçmende kuzu kuzu oyunu veriyor.
Mahalli seçimlerin sonuçları ortada Kırşehir AK Parti seçmeni unutmuş değil.  
Gerçi bunların hiçbirinin derdi ne il nede dava…!
Zaten dava diye bir şey de kalmadı aslında.  
Genel başkanınız “gönülleri alın küskünleri bulun” diye bulmayı bırakın ellerindekiler de gidiyor ve kimsenin tutmak gibi bir çabası yok.  
AK Partililer hep şunu derdi “biz reisciyiz, Reis için destek veriyoruz.
Onun eli kolu koynunda kalmasın diye ama artık oda bir şey yapmıyor, kaybeden başkanlarla devam ediyor.
Kazanmak pek bir şey öğretmez, yenilgi çok şey öğretir.  
Halkın mesajını aldık dediniz nasıl aldınız?
Ne anladınız?
Ne yaptınız?
Kocaman bir hiç. 
Her kalbin çarpıntısı kendi ecelinin ayak sesidir.
Siz bu kafayla devam edin, parti geçmişi olmayan parti kapısını bilmeyen yolunu daha yeni öğrenmiş hiç emek vermemiş aynı yolu yağmurda çamurda yürümemiş güneşin altında yanıp kapı kapı broşür dağıtmamış azarlanmamış hakaretlere uğramamış çoluk çocuğunu Per perişan bırakıp sahalarda seçim çalışmalarına katılmamış, kişileri küstürmektesiniz.
Siz bu düsturla mı yola çıkmıştınız?
Yola çıktıklarınızı yolda bulduklarınıza değişirseniz…
Hem yolunuzu kaybedersiniz hem de dostlarınızı.  
Değişim yaptık, liyakate baktık dersiniz şimdi de, hani her şeye bir kılıfınız var ya.
Hani biz de birlik beraberlik vardı.
Çalışanı emek vereni hak edeni getiriyorduk görevlere…  
Çalışanlar yerine yan gelip yatanı tutarsanız kaybedince de kimseye kızmayın.
Pardon ya biz dava insanıydık o yüzden adam yerine konulmuyoruz.
Ne emeğe saygı ne hak hukuk ne de adalet kalmamış kısacası diğerleriyle aynıyız. “
Dese de hala kafası partili sistemde.
Arkadaşımız dertli dolmuş boşalmak istiyor, dinledikçe açılıyor, konuştukça rahatlıyor.
Aslında dedikleri doğru çünkü hayal etiği peşinde gittiği dava dediği artık dava değil yönü değişmişti.
Yönünün değiştiği görmüyordu.
Kendi gibi dava sandığı siyasetin içinde dönen dolapları anlamış değildi.