Tiyatro, her milletin kültürel hayatının barometresidir.

Azerbaycan kültüründe de tiyatro sanatının özel bir yeri vardır. Bu yıl Azerbaycan tiyatrosunun 137. yılı kutlanmaktadır. Zengin bir tarihe sahip olan bu sanat, halkımızın milli-manevi değerlerinin korunmasında, demokratik fikirlerin oluşmasında ve izleyicilerin yüksek sanatsal-estetik zevkinin şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.
Azerbaycan sahne sanatının gelişiminde ünlü aktörlerin ve yönetmenlerin faaliyetleri inkâr edilemez. Ancak tiyatronun izleyiciye daha etkili bir şekilde ulaşmasında, sahne kültürünün bütünlüklü bir sanat eserine dönüşmesinde tiyatro ressamlarının hizmetleri de özellikle vurgulanmalıdır. Onların yarattığı dekorlar, sahne düzenlemeleri, kostüm eskizleri eserin sanatsal ruhunu daha derin bir şekilde yansıtmış, oyunların sanatkârlık seviyesini yükseltmiştir.
Bu yaratıcı simalar arasında cesareti, sanat sevgisi ve milli kültüre bağlılığı ile öne çıkan Bədure Afganlı’nın adı özel bir saygıyla anılır. O, ailevi-manevi kaygıları ve dönemin dini hurafelerini bir kenara bırakarak halkına hizmet yolunu seçmiş ve Azerbaycan tiyatrosuna gelen ilk kadın ressam olarak tarihe geçmiştir. Onun sanata gelişi yalnızca bireysel bir başarı değil, aynı zamanda kadınların sanat dünyasında yer almasına açılan yeni bir yol olmuştur.

Kapak 2025 10 10T173009.733
Bedure Afganlı

Bedure Afganlı (Ağamalova), 25 Ekim 1912’de Bakü’de doğdu. O, hizmetli olarak çalışan Melik Necef oğlu Ağamalov’un ailesinde dünyaya gelmişti. Döneminin tanınmış aydınlarından olan Melik Necef oğlu resme büyük ilgi duyuyor, boş zamanlarında çocuklarına edebiyat ve sanattan bahsederek onlarda bu sahaya merak uyandırıyordu. Tesadüf değildi ki, büyük kızı Seyyare heykeltıraşlıkla uğraşıyordu. Bedure ise önce Bakü Pedagoji Teknikumuna girse de (1929), ressam olma arzusu onu 1931’de Bakü Resim Okulu’na götürdü ve burada grafik bölümünde eğitim aldı. Tiyatro ressamı olmaya karar veren Bedure Hanım’ın diploma çalışması W. Shakespeare’in “Othello” trajedisine adanmıştı. Diplomunu başarıyla tamamladıktan sonra, eşi – ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu Rıza Afganlı ile birlikte 1933’te Aşkabat’a çalışmaya gitti.
Onun ilk sahne düzenlemesini yaptığı oyun, Rıza Afganlı’nın yönetmenliğini üstlendiği “Kaçak Kerem” idi. Çift uzun yıllar birlikte çalışarak birçok oyuna başarılı bir sahne hayatı kazandırdı. Sevgilerinden güç alan sanat ve ideal dostluğu, sayısız değerli eserlerin ortaya çıkmasına ilham verdi. Birlikte hazırladıkları Hüseyin Cavid’in “Şeyh Senan” trajedisi, Zülfügar Bey Hacıbeyov’un “Âşık Garip” operası, Cafer Cabbarlı’nın “1905’te” ve “Sevil” piyesleri Azerbaycan tiyatro tarihinde unutulmaz sanat başarıları olarak hafızalara kazındı. 1934–1935 yıllarında Türkmenistan’da faaliyet gösteren Bedure Afganlı, Aşkabat Devlet Azerbaycan Müzikal Dram Tiyatrosu’nda çalıştı. Burada Üzeyir Bey Hacıbeyov’un “Leyli ve Mecnun”, Zülfügar Bey Hacıbeyov’un “Âşık Garip” operalarının, Hüseyin Cavid’in “Şeyh Senan”, Cafer Cabbarlı’nın “Sevil” ve “1905’te” dramlarının sahne tasarımlarını yaptı.

Kapak 2025 10 10T173041.727

Azerbaycan ulusal kostüm tasarımı

1940 yılından 1960’ların başına kadar Akademik Milli Dram Tiyatrosu’nda sahne tasarımcısı olarak çalıştı. İlk işi, 1940 yılında ressam Esger Abbasov’la birlikte Necaf bey Vezirov’un “Müsibeti-Fehreddin” adlı oyununa yaptığı sahne dekoru oldu. Daha sonra Süleyman Sani Ahundov’un “Aşk ve İntikam” (1943), William Shakespeare’in “Othello” (1949 ve 1959 sahnelemeleri), Abdürrəhim bey Hagverdiyev’in “Dağılan Tifaq”, “Köhne Dudman”, Boris Lavrenyov’un “Amerika’nın Sesi” (1950), Cefer Cabbarlı’nın “Od Gelini”, Hüseyin Muhtarov’un “Aile Namusu” (1951), Carlo Goldoni’nin “Komik Olay”, Vadim Sobko’nun “İkinci Cephe Gerisinde” (1952), Nazım Hikmet’in “Türkiye’de” (1953), Maksim Gorki’nin “Vassa Jeleznova” (1954), Cabbar Mecnunbeyov’un “Yıldırım” (1955), İslam Seferli’nin “Yadigar” (1956), Enver Memmedhanlı’nın “Şirvan Güzeli” (1957), Semed Vurgun’un “Ferhad ile Şirin”, Yuri Osnos ve Viktor Vinnikov’un “Hint Güzeli” (1959) oyunlarının sahne tasarımlarını yaptı.
1950’li yıllarda Azerbaycan dram tiyatrolarında psikolojik realizm başlıca üslup olarak olgunlaşmış, 1960’larda ise lirik-psikolojik üslup öne çıkmıştı. Bu alanda Bedure Efkanlı ilk başarılı adımlarını “Aile Namusu” ve “Komik Olay” oyunlarına verdiği şiirsel ruhlu dekorlarla attı.
Ayrıca Azerbaycan Devlet Rus Dram Tiyatrosu’nun çeşitli oyunları, opera, dans toplulukları ve amatör sanat kolektifleri için de kostüm tasarımları yaptı. Cefer Cabbarlı’nın “Aydın”, Memmedhüseyin Tehmasib’in “Bahar” (1940), “Aslan Yatağı”, Mirza İbrahimov’un “Mehebbet” (1942), Zeynel Halil’in “Katır Memmed”, Semed Vurgun’un “İnsan” (1945), Leonid Malyugin’in “Eski Dostlar”, İlyas Efendiyev’in “Işıklı Yollar” (1947), “Bahar Suları” (1948), Cefer Cabbarlı’nın “Solgun Çiçekler”, Tur kardeşlerin “Bir Evin Sırrı”, Lope de Vega’nın “Dans Öğretmeni” (1949), Aleksandr Şirvanzade’nin “Namus” (1952) oyunlarının kostüm eskizleri ona aittir.
1960 yılından itibaren “Azerbaycanfilm” stüdyosunda kostüm tasarımcısı olarak çalıştı. Burada “Koroglu”, “Leyli ile Mecnun”, “Deli Kür”, “Büyük Dayaq”, “Dede Korkut”, “O Kızı Bulun”, “Katır Memmed” filmleri için kostüm eskizleri hazırladı.
İlk kişisel sergisi Moskova’da – “Mosfilm”de başarıyla gerçekleştirildi. Son sergisi ise ölümünden beş yıl önce Bakü’de açıldı. Pek çok eseri Azerbaycan Devlet Tiyatro Müzesi’nde ve A. A. Bahrushin adına Rusya Merkez Tiyatro Müzesi’nde (Moskova) muhafaza edilmektedir.

Kapak 2025 10 10T173127.705
Resim sanatında kazandığı başarılarından dolayı Bedure Efkanlı’ya 21 Temmuz 1949’da “Emekdar Sanat İşçisi”, 1 Haziran 1974’te ise “Halk Ressamı” unvanları verilmiş, ayrıca “Şeref Nişanı” ile ödüllendirilmiştir. Bu unvan ve ödüller, onun Azerbaycan’ın görsel sanatları ve tiyatro sahnesinin gelişimindeki hizmetlerinin devlet tarafından yüksek takdirinin göstergesiydi.
Azerbaycan’ın ilk kadın tiyatro ressamı olan Bedure Efkanlı, 7 Mayıs 2002’de hayata veda etti. O, sanatına bağlı, yaratıcılığında mutluluk bulan bir sanatçıydı. Hayatı boyunca sanatla ilgili hayalleri birbiri ardınca gerçəkləşmiş, yaşamının sonuna kadar yaratma tutkusu hiç tükenmemiştir.
Efkanlı’nın en büyük arzularından biri, milli kıyafetlerimizin zenginliğini ve inceliğini gelecek nesillere aktarmaktı. Ömrünün son yıllarında hasta olmasına rağmen büyük bir özveriyle Azerbaycan milli kıyafetlerine adanmış bir albüm üzerinde çalıştı. Ne yazık ki, tüm emeğine ve sabırla yaptığı çalışmalarına rağmen, maddi sıkıntılar nedeniyle bu albümü yayımlatamadı. Ancak onun sanatsal mirası, milli kıyafetlerimize, sahne dekoruna ve tiyatro sanatına verdiği katkılar halkın hafızasında daima yaşayacaktır.