Azerbaycan resim sanatının tarihi çok eski dönemlere kadar uzanmaktadır.

Kayaüstü tasvirler – özellikle Gobustan ve Gemikaya petroglifleri – halkımızın ilk sanatsal düşüncesinin en parlak örnekleridir. Bu tasvirlerde av sahneleri, günlük yaşam ve ritüeller yansıtılmıştır. Orta Çağlarda ise Azerbaycan minyatür sanatı büyük bir gelişim süreci yaşamıştır. Tebriz minyatür okulu, Nizami Gencevi, Hâkani, Fuzuli gibi şairlerin eserlerine yapılmış illüstrasyonlarla dünya çapında ün kazanmıştır.
XIX. yüzyıldan itibaren profesyonel resim okulunun oluşumu başladı. Mirza Gadim İrevani, Bahruz Kengerli gibi ressamlar Azerbaycan plastik sanatının temelini attılar. Sovyet döneminde ise resim sanatı daha da gelişerek portre, peyzaj, anıtsal tasvirler ve dekoratif sanat örnekleriyle zenginleşti. Bu dönemde Settar Behulzade, Maral Rahmanzade, Toğrul Nerimanbeyov gibi sanatçılar eserleriyle milli resim sanatımızda silinmez izler bıraktılar. Bu dönemde artık erkek ressamların yanı sıra kadın ressamlar da sanat sahnesinde kendilerine yer edinmeye başladılar. Onlar portre, peyzaj, günlük yaşam ve tematik tablolarla milli plastik sanatın zenginleşmesine önemli katkılar sundular. Azerbaycan resim sanatında kadınların sanat dünyasına girişi özel bir dönemi temsil etmektedir.
XX. yüzyılın başlarında ülkede yaşanan sosyo-kültürel süreçler, aydınlanma hareketi ve kadın özgürlüğü fikirleri, zamanla kadınların sanat alanına da girmesini sağladı. Daha önce resim daha çok erkeklerin uğraş alanı olarak görülse de, zamanla yetenekli kadınlar da bu sahada sözlerini söylemeye başladılar. Azerbaycan kadın ressamlarının sanata girişi, öncelikle milli kültürün gelişiminde özgün bir iz bırakmalarıyla bağlıdır. Kadınların resim sanatındaki varlığı yalnızca yaratıcı bir eylem değil, aynı zamanda toplumun modernleşmesi ve kadınların sosyo-politik hayatta aktifleşmesiyle de yakından ilişkiliydi. Onların eserlerinde hem milli temalar hem de kadın duyarlılığına özgü incelik ve zarafet açıkça hissedilmektedir. Örneğin, XX. yüzyılın ortalarından itibaren Halide Seferova, Maral Rahmanzade, Elmira Şahtahtinskaya gibi kadın ressamlar Azerbaycan resim sanatında kendi konumlarını sağlamlaştırdılar. Onların eserleri hem realist üslupta hem de dekoratif-aplikatif unsurlarla zenginleşerek Azerbaycan resmine yeni bir içerik ve ifade imkânı kazandırdı.
Kadın ressamların sanata gelişi Azerbaycan sanatına renklilik kattı, onu daha da zenginleştirdi. Onlar, milli geleneklerin yanı sıra dünya resim okullarının etkisini de yaratıcılıklarında yansıtarak milli sanatımızın ufuklarını genişlettiler. Bugün de kadın ressamlarımız geleneği sürdürmekte, çeşitli sergilere ve uluslararası projelere katılarak Azerbaycan kültürünü dünyaya tanıtmaktadırlar.

Kapak 2025 10 07T173532.423

Halk Ressamı Güllü Mustafayeva
Böyle ressamlardan biri de Azerbaycan Cumhuriyeti Halk Ressamı Güllü Mustafayeva’dır. O, milli resim sanatının en parlak temsilcilerinden biridir. Güllü Mustafayeva aslen Bakü’nün Şamahı şehrindendir. 1902 Şamahı depreminden sonra babası Hacı Naim Mustafa ailesiyle birlikte Türkmenistan’ın Çarcuy şehrine göç etmiştir. Güllü Mustafayeva 29 Kasım 1919 tarihinde söz konusu şehirde dünyaya gelmiştir. Annesi Nabat Hanım ünlü şair Seyid Azim Şirvani’nin soyuna mensuptur. 1927 yılında Hacı Naim Mustafa ailesiyle birlikte Bakü’ye, İçerişehir’e taşınmıştır. Güllü Mustafayeva 1938 yılında Azerbaycan Devlet Resim Teknik Okulu’nu bitirmiştir. Yaratıcılığında çeşitli türlere başvuran ressam, tematik tablolar ve portreler yapmıştır. Eserleri arasında “Leyli ve Mecnun okulda” (1941), “Profesör Y. Musabeyova’nın portresi” (1957), “Paris. Ressamlar Meydanı” (1961) özellikle dikkat çekicidir. Ressamın peyzajları ise duygusal ifadeliliği ile seçilmektedir. 1947 yılında yaptığı “Mehseti Gencevi” portresi onun yaratıcılığında önemli bir yer tutmaktadır. Bu eserde şairenin kıyafeti, odanın düzeni ve iç mekânı geleneksel Doğu kültürünü yansıtmaktadır. Mehseti’nin duruşu, gergin pozu ve yüzündeki isyankâr ifade, onun yüksek entelektüel birikime ve cesarete sahip bir kadın figürü olduğunu göstermektedir. Bu portre aracılığıyla genç ressam, dönemin karmaşık sosyo-politik düşüncelerini sanat diliyle ifade etmiştir.
Güllü Mustafayeva’nın kızı, müzikolog Zemfira Qafarova ise bu eser hakkında şöyle demiştir:
“Onun kartviziti — kendi yüz hatlarını kullanarak yarattığı XII. yüzyıl şairesi Mehseti Gencevi’nin portresiydi.”

Kapak 2025 10 07T173454.693

XII. yüzyıl şairesi Mehseti Gencevi’nin portresi
Ressam, emek kahramanlarının, bilim ve sanat insanlarının portrelerini de yapmıştır. Bunlar arasında iki kez Sosyalist Emek Kahramanı olan Besti Bagırova, oftalmolog ve tıp bilimleri doktoru Umnisa Musabeyova, nöropatolog ve tıp bilimleri doktoru Zehra Salayeva, halk ressamı Sattar Bahlulzade gibi önemli şahsiyetlerin portrelerini özellikle vurgulamak gerekir. Onun sanatında “Bizim Çocuklar” adlı seriye dâhil olan çocuk portreleri de önemli bir yer tutmaktadır.
1973 yılında Güllü Mustafayeva “Azerbaycan SSCB Emektar Ressamı”, 4 Mart 1992 tarihinde ise “Azerbaycan Cumhuriyeti Halk Ressamı” unvanlarına layık görülmüştür. Eserleri bugün Azerbaycan Devlet Sanat Müzesi’nde ve Azerbaycan Devlet Resim Galerisi’nde korunmaktadır. Ressam olmasının yanında fedakâr, çalışkan bir anne olan Güllü Mustafayeva, 1994 yılında Bakü’de şeker hastalığı nedeniyle vefat etmiştir.
Güllü Mustafayeva, zengin yaratıcılığı ile Azerbaycan resim sanatının gelişiminde önemli rol oynamıştır. Onun tabloları yalnızca döneminin sosyo-kültürel ortamını yansıtmakla kalmamış, aynı zamanda milli resim okulunun oluşumuna değerli katkılar sunmuştur. Sanatında milli-manevi değerlere, tarihi şahsiyetlere ve insana olan derin sevgi açıkça hissedilmektedir. Bugün onun eserleri genç ressamlar için bir yaratıcılık okulu, Azerbaycan kültürü için ise paha biçilmez bir hazinedir. Güllü Mustafayeva’nın sanatı ve adı, milli sanat tarihimizin altın sayfalarında ebediyen yaşayacaktır.

Kapak 2025 10 07T173425.585
“Gelincik ile kız”
Böylece, Azerbaycan resim sanatı tarihsel gelişim süreci boyunca yalnızca estetik değerlerin taşıyıcısı değil, aynı zamanda halkımızın manevi dünyasının da ifadecisi olmuştur. Bu alana kadın ressamların gelişi, milli plastik sanatımızı daha da zenginleştirmiş, farklı konu ve türlerde yeni üslup arayışlarına yol açmıştır. Onların eserlerinde milli ruh, vatan sevgisi, kadının ince zevki ve yaratıcı bakışı parlak bir şekilde yansımıştır. Azerbaycan kadın ressamları bugün de yaratıcılıklarıyla hem sanat tarihimizde hem de gelecek nesillerin estetik terbiyesinde önemli bir rol oynamaya devam etmektedirler.