Ana karnında ki bebeğe sorabilsek "Norüyon gurban olduğum, bu karanlık daracık yerde sıkılmıyor rmusun?” Dünya denen geniş bir yer var.
Güneş, Ay, nefes, oksijen alacaksın, binlerce yiyecek var. Bak göz, kol ve bacakların burada hiçbir işe yaramıyor. Çocuk "Norüyüm gurban olduğum, yerim çok rahat, ekmek elden su gölden, armut biş ağzıma düş. Rahatımı bozma" der ama 9 ay sonra da razı olur. Dünyaya gelir ki gerçekten yaşamayı değer, geniş mükemmel bir yer. Fakat devamlı değildir, en fazla 120 yıl kalacak. Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Zaman çabuk geçer, yaşlanır, vücut görevini yapamaz bir hâle gelir. Anlar ki Dünya da devamlı yaşanacak bir yer değildir. Nimetleri tadar ama bir türlü doymaz. Gurbette olduğunu anlar. Asıl vatanını aramaya başlar.
Ruhu sıkılır, daralır, nihayet şunları istemeye başlar.
1-Gençlik ve güzelliğin hiç bozulmadığı, sevdikleriyle devamlı beraber olacağı, para, kira, hastalık, İlkinden başka ölümün olmadığı, moralin hiç bozulmadığı, neşenin hiç kaybolmadığı, yiyecek, içecek, giyecek diğer bütün ihtiyaçların karşılıksız temin edildiği bir yer.
2 - İnsana düşman olan, devamlı zarar vermek isteyenlerin ebediyen bizden uzak olduğu bir âlem.
3-Bal, şarap, su, süt ırmaklarının aktığı, saraylarda tahtlar üzerine kurulup, mükemmel bir hava, sevdiğin müzik sesleri, mest eden mis kokular, sevdiklerinle beraber, kuş etleri, şarap kadehleri tokuşturup, pek çok hizmetkârın hizmet ettiği bir mekân.
Tamam, anladık da bunları nasıl elde edelim? Hz. Ali ne dedi " Eğer imtihan olunmadan Cennete girseydim sevinmezdim " Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz. Aynası iştir kişinin lâfa bakılmaz. "Beni yeni baştan yarat "demeye gerek yok. Geçmiş hatalara tövbe edip yeniden başlayarak, bu nimetlere erişmek için, Lâilahe illâllah, Allah'tan başka ilâh yoktur.” diyerek hâlis bir niyet, serbest irâdemizi rızâyı ilâhî yolunda kullanmak, emri maruf, secde, gönül yaparak, bir yanlış yaparım diye yoğurdu üfleyerek yiyip, kendi gölgesinden korkarak her nefes, her anı değerlendirip O Büyük Gün için hazırlanmak.
Anladık da sonra ne olacak?
Yeryüzünde ki bütün Kabirler alt üst edilip, insanlar ruh ve bedenle canlanıp yeniden hayat bulup dirilerek, gökyüzü kadar geniş, daha önce kendileri için hazırlanmış, eşleri ile beraber Cennete yerleştikten sonra sıra En Büyük Müjdeye gelecek.
Cenneti de unutturacak olan O Mahbübu Ezelinin Cemâlini görmek. Yüce Dostun yüzünü seyretmek.
Hâlıkı Râhim sevgili dost, Dünya imtihanını (yıldızlı pekiyi ile) bitiren bu misafirlerinin isteğini de yerine getirecek, Ayın on dördü gibi kendi Cemâlini, yüzünü gösterecek.
Vermiyecek olsaydı istemeyi yaratmazdı.
Tövbe etmeyen, zâlimler hâinler zindanlarda, vicdan azabı, ah, of, pişmanlık ateşi ile yanarken, bizler mutlu olmak istemez miyiz? İsteriz. Hem bu dünyada hem öbür Dünya da en güzel, en üstün, en mükemmel şeyleri istiyoruz.
Selâm ve Sevgiler.