Güneşin gölgesinde kalan topraklar:

Kırşehir sermayelerin Kuşatması Altında:
Tarım ve yaylım Alanlarını GES ve Maden Projeleriyle Yok Ediliyor.
Madencilik faaliyetleri ilimizde durmaksızın ilerliyor, şimdi de güneş enerjisi projeleri adı altında yeni bir tehdit kapımızda.
Bakir topraklarımız, yaylım ve tarım alanlarımız birer birer elden gidiyor.
Mermer madeni projeleriyle dağlarımız delik deşik edilirken, yeraltı ve yer üstü sularımız kururken şimdi de çevre dostu olduğu iddia edilen Güneş Enerjisi Santralleri (GES) tarım topraklarımıza kuruluyor.
Evet, güneş enerjisi temiz bir enerji olabilir, ancak yaylım ve tarım arazilerinin üstüne kurulması haklı bir şekilde büyük tepki topluyor.
Çünkü bu durum sadece toprağın verimini değil, köylünün geleceğini, hayvancılığı ve doğal yaşamı da tehdit ediyor.
Kırşehir’in yaylım ve tarım alanları, bugün sessiz sedasız büyük bir tehditle karşı karşıya.
Yıllardır maden projeleriyle mücadele eden halk, şimdi de “çevreci” söylemlerle sunulan Güneş Enerjisi Santrali (GES) projeleriyle boğuşuyor. Ne yazık ki bu sefer tehdit, daha sessiz ama bir o kadar da derin.
Güneş enerjisi, temiz bir enerji kaynağı olabilir.
Bugün onlarca hayvan ahırları yapılıyor neden onların çatılarına yapılmıyor da tarım alanları kapatılıyor.
Ancak bu temizliğin bedeli, tarım ve yaylım arazilerimizin yok edilmesi olmamalı.
GES projeleri, çorak alanlara, kullanılmayan bölgelere kurulabilecekken, yaylım ve tarım topraklarına yöneliyor.
Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: Gerçekten çevre dostu mu bu projeler, yoksa sadece yeni bir kâr kapısı mı?
Kırşehir’e yalnızca on kilometre mesafede yer alan Karıncalı Köyüne, kurulan güneş enerji santrali her geçen gün genişlemeye devam ediyor.
Köydeki altı yüz dönümlük yaylım ve tarım arazisi, büyük bir holding tarafından satın alınıyor.
Üzerine güneş panelleri döşeniyor.
Bu topraklar, yıllardır ekilip biçilen, hayvanların otlatıldığı, köylünün geçim kaynağı olan alanlardı.
Şimdi ise tel örgülerle çevrili, özel mülkiyet statüsünde enerji üretim sahaları.
Köylü, “iyi fiyata sattım” diye seviniyor belki ama farkında olmadan geçmişini ve geleceğini satıyor.
Dededen, babadan kalan toprak, bir daha geri gelmemek üzere elden çıkıyor.
Sermaye ise ucuza kapattığı bu topraklarda yatırım yapıyor, kat kat kazanıyor.
Kazanan yine sermaye oluyor; kaybeden, köylü, hayvancı, çiftçi ve doğa...
Her geçen gün Kırşehir’in tarım alanları, mera yerleri, yaylım sahaları sermayenin eline geçiyor.
GES projeleri adı altında doğa parça parça yok ediliyor.
Yaban hayatı, otlaklar, su kaynakları bu dönüşümden fazlasıyla etkileniyor. Genişleyen panel alanları, sadece toprağı değil, yaşamın kendisini de tehdit ediyor.
Kırşehir halkı daha önce altın madenine karşı birleşti.
Şimdi aynı birlikteliği Ges’lerine tarım arazilerine kurulmasına karşı da göstermeli.
Biz temiz enerjiye değil, tarım alanlarımızın yok edilmesine karşıyız.
Toprağımız geleceğimizdir.
Bugün sustuğumuz her proje, yarın çocuklarımızın elinden alınmış bir lokma ekmek, bir yudum sudur.
Köylünün tarlası, hayvancının merası, çocuğun geleceğidir.
Sormamız gereken soru şu: Güneşten enerji üretirken, köylünün güneşini karartmaya hakkımız var.