Kırşehir, Anadolu'nun şirin illerinden biri...
Küçük ama bir o kadar değerli.
Nüfus bakımından belki de birçok ilçeden bile daha az bir yerleşim yeri. Ama işte, bu küçüklük bazen hayatı zorlaştırabiliyor.
Birçok insanın söylediği gibi, küçük şehirlerin insanı bazen bunaltabiliyor, sıkabiliyor.
Bu şehirde yaşayan bizler, gündelik yaşamda, şehrin yönetiminden çok şey bekliyoruz.
Ama çoğu zaman görmüyoruz.
Ne yazık ki, bazı yerel yönetimler ve idareciler halkın sorunlarını görmezden geliyor, halkın ihtiyaçlarına duyarsız kalıyor.
Özellikle, şehirdeki toplu yaşam alanları, birkaç çıkarcının elinde sıkışıp kalıyor.
Bugün dünya, kentleşmenin getirdiği zorluklarla boğuşuyor.
İnsanlar, köylerden ve kasabalardan büyük sanayi şehirlerine göç ediyor. Küçük köyler boşalırken, büyük şehirler ne yazık ki nefes almakta zorlanıyor.
Kırşehir de bu dengenin dışında kalmıyor.
Büyük şehirlerdeki yaşam zorlukları, küçük illerdeki sakinleri de etkiliyor. Çünkü insanlar, geçim derdine düşüp, iş bulmak için büyük şehirlere akın ediyor.
Ama bu, büyük şehirlerin yükünü ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Yollar daralıyor, yaşam alanları küçülüyor, toplu taşıma yetersiz kalıyor.
Kırşehir, 150 bin kişilik bir şehir.
Göç alan değil, göç veren illerimizin başında geliyor.
Bu şehir, diğer büyük şehirlerdeki karmaşadan uzakta, sakin bir yaşam sunuyor.
Ama bu sakinliği, daha güzel ve yaşanabilir kılmak, hepimizin elinde.
Yani, Kırşehir’in geleceği, şehirdeki yöneticilerin elinde şekilleniyor.
Ancak, bizler şu an sadece günü kurtarmakla yetiniyoruz.
Şehri sadece bugünkü ihtiyaçlara göre planlamak, onun geleceğine ihanet etmekten başka bir şey değil.
Kırşehir gibi şehirler, sadece bugünün değil, yüz yıl sonrasının şehirlerine göre planlanmalı.
Altyapı sorunları, yapılaşma eksiklikleri göz ardı edilmemeli.
Herkesin yaşadığı şehirde mutlu ve huzurlu olması için, önce daha modern bir şehir planlamasına ihtiyaç var.
Bugün, şehri gezdiğinizde ana caddelerde, mahallelerde, sokaklarda ve parklarda sorunlar birikmiş durumda.
Kırşehir’in ana arterlerinde, özellikle araç parkları, trafik sorununu daha da büyütüyor.
Terme Caddesi, Lise Caddesi, Ankara Caddesi gibi önemli caddelerde, park yasağını ihlal eden araçlar yüzünden geçiş yapmak bile zorlaşıyor.
Fakat buna rağmen, hem belediye hem de emniyet güçleri bu duruma göz yummaktan başka bir şey yapmıyor.
Trafikteki bu karmaşa, halkın yaşamını ciddi şekilde zorlaştırıyor.
Bu zihniyeti değiştirmek için, cezai yaptırımların artırılması ve denetimlerin sıklaştırılması kaçınılmaz.
Şehirdeki trafik sıkışıklığı, sadece araç parklarıyla bitmiyor.
Yanlış park eden sürücüler yüzünden, bazen birkaç dakika bile geçiş yapmak imkânsız hale geliyor.
Ama araçlarını park eden sürücüler, kendileri mağazada alışveriş yaparken, arkasındaki kuyruktaki sürücüler bir kenarda beklesin.
Bu tür sorumsuzluklar, bir şehirde yaşayan herkesin hayatını zorlaştırıyor.
Eğer ceza uygulanmazsa, insanlar uyarılmazsa, bu trafik çilesi giderek büyür ve herkesin ruh sağlığını bozar.
Bu sadece Kırşehir’in değil, her şehirdeki temel sorunlardan biri.
Kırşehir için en büyük eksiklik, şehirli kimliğinin eksikliği.
Bu şehri daha güzel ve yaşanabilir hale getirmek, önce bizlerin “şehirli” bir kimlik oluşturmasıyla mümkün olacak.
Altyapı, ulaşım, yeşil alanlar ve sokak düzenlemeleri gibi temel konularda daha fazla adım atılmalı.
Kırşehir, büyük şehirlerin karmaşasından uzak, sakin ama modern bir yaşam sunabilir.
Ama bu, yerel yönetimlerin daha doğru planlamalar yapmasıyla mümkün.
Kırşehir, Anadolu'nun gönül şehri...
Bu şehri daha güzel, daha yaşanabilir hale getirebilmek için, şehirdeki idarecilerin ve halkın birlikte hareket etmesi gerek.
Trafik, altyapı, yeşil alanlar, parklar…
Bu sorunları aşmak, ancak bir şehir olarak birleşerek mümkün olacak. Kırşehir’in geleceği, sadece bugünün değil, yarının da şehir planlamasıyla şekillenmeli.
Ve el birliğiyle, Kırşehir’i daha güzel, daha huzurlu bir yer haline getirebiliriz.