Aqil Memmedov, Birinci Karabağ Savaşı’nın kahramanlarından biri ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü uğrunda canını feda eden yiğitlerdendir.
Aqil Memmedov, Birinci Karabağ Savaşı’nın kahramanlarından biri ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü uğrunda canını feda eden yiğitlerdendir. 1971 yılının 7 Temmuz’unda İsmayıllı ilçesinin Güyüm köyünde, sade ve çalışkan bir kolhozcu ailesinde doğmuştur. Aqil Memmedov’un ailesi tarımla uğraşmaktaydı ve onun çocukluğu, tarım ve hayvancılıkla ilgili zahmetli koşullarda geçmiştir. Anne-babası tarafından yetiştirilen Aqil Memmedov, çocuk yaşlardan itibaren çalışkanlığı, dürüstlüğü ve vatan sevgisi ile öne çıkıyordu. Diyallı tam ortaokulunda eğitim almış, burada öğretmenlerinin ve arkadaşlarının takdirini kazanmıştır. Okulu başarıyla bitirdikten sonra genç yaşta Sovyet ordusunda askerlik hizmetine çağrılmıştır. Askerlikte gösterdiği cesaret ve sorumluluk, hem vatanına hem de halkına olan bağlılığının bir ifadesiydi. Askerlikten döndükten sonra, ailesinin ve yakınlarının desteğiyle memleketinde büyük bir düğün yapmış ve sevdiği bir kadınla evlenmiştir. Ailesine bağlılığı ve sevdiklerine olan sevgisi, onun kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Ancak Karabağ Savaşı başladığında, Aqil ülkesinin savunması için silaha sarılmış ve doğduğu toprakları korumak için savaşlara katılmıştır. 1992 yılında, Azerbaycan’ın egemenliği ve Karabağ’ın işgalden kurtarılması uğrunda devam eden çatışmaların en yoğun döneminde, Aqil ailesini ve yeni kurduğu yuvasını geride bırakmış, gönüllü olarak Karabağ savunucularının saflarına katılmıştır. Savaş alanına adım atarken, savaşın dehşetleri ve tehlikeleriyle karşılaşacağını biliyordu; ancak vatana olan derin sevgisi, bu zorlu kararı vermesine neden olmuştur.
Düğününden sadece birkaç ay sonra Aqil Memmedov’un haberleri ön cepheden gelmeye başlamıştır. Vatan topraklarını savunmak, onun için hayatının en önemli görevi haline gelmişti. Savaşların en yoğun anlarında, zorlu koşullar altında bile cesaretini koruyan bir tankçı olarak kendini kanıtlamıştır. Taktik becerisi, savaş hazırlığı ve stratejik düşünce yeteneği kısa sürede dikkat çekmiş ve savaş alanındaki özel yeteneklerini sergilemesine olanak sağlamıştır.
Böylece ünlü komutan Allahverdi Bagirov’un birliğine katılmıştır. A. Bagirov’un birliğinde Aqil Memmedov, savaşların en tehlikeli ve zor anlarında gerçek bir kahramanlık örneği göstermiştir.
Bu grupta savaşmak, Aqil için bir onur idi. O, sadece savaş alanında değil, aynı zamanda askeri teçhizatın kullanımında da büyük ustalık gösteriyordu. Tankçı olarak kazandığı deneyim ve bilgilerini, yeni gelen genç askerlere aktarmaya özen gösteriyordu. Bu hizmetleri sayesinde komutanı tarafından defalarca evine ve ilçe askerî komiserliğine teşekkür ve takdir mektupları gönderildi. Bu mektuplar, Aqil’in vatanına olan sadakatini ve askerler arasındaki yüksek itibarını bir kez daha doğruluyordu.

Birkaç kez kısa süreliğine eve dönme fırsatı bulan Aqil, her seferinde ailesi ve yakınlarıyla geçirdiği zamanı hayatının en değerli anları olarak görüyordu. Ailesinin sevgisi ve desteği, onun savaş dönemindeki en büyük güç kaynağıydı.
Ancak savaş alanında kalan arkadaşlarının durumu ve vatana olan borcu, onu kısa sürede geri dönmeye zorladı. Dövüş bölgesine dönerken, gelecekte doğacak bebeğiyle görüşme arzusuyla yaşıyordu, ancak bu sevinci kalbinde kaldı.
1993 yılının 14 Haziran’ında Ağdam ilçesi Şelli köyü uğrunda yapılan ağır çatışmalarda Aqil Memmedov, vatan uğruna canını feda ederek şehitlik mertebesine yükseldi. Savaşta gösterdiği cesaret ve fedakârlık, hem silah arkadaşları hem de çevresindekiler tarafından büyük takdir gördü ve onun kahramanlığı bütün milletin hafızasında derin bir iz bıraktı.
Aqil Memmedov’un ölümünden birkaç ay sonra dünyaya gelen oğlu, Aqil Məmmədli, babasının adını ve hatırasını taşıyan tek yadigâr oldu. O, babasının mirasını yaşatan ve onun kahramanlığını gelecek nesillere aktaran bir sima olarak büyüdü. Şehit Aqil Memmedov’un anısını yaşatmak için adı Diyallı köyü ortaokuluna verilmiştir. İsmini taşıyan bu okul, gelecek nesillere vatanseverlik ruhunu aşılamaktadır.
Günümüzde şehit Aqil Memmedov’un mezarı Diyallı köyü mezarlığında bulunmaktadır. Mezar, köy halkı için kutsal bir mekân hâline gelmiştir. Şehit Aqil Memmedov’un hatırası yalnızca aile üyeleri ve arkadaşları tarafından değil, geniş bir topluluk tarafından da saygıyla korunmakta ve halkımız tarafından unutulmaz bir kahraman olarak hatırlanmaktadır.

“ŞEHİT BABAMLA GURUR DUYUYORUM”
“Bu sözleri, Aqil Memmedov adına Diyallı köyü ortaokulunun öğrencisi Aqil Memmedli söyledi. Aqil ile sarı-kırmızı bir sonbahar günü, dedesinin, babasının ve nihayet kendi doğup büyüdüğü Güyüm köyünde bir araya gelmiştik. “Hangi okulda okuyorsun?” sorusuna bundan daha büyük bir gururla “kendi adıma olan okulda” cevabını vermişti. Aylar sonra, yaşıyla uyuşmayan bu garip ve gülümseyen oğlanla, şehit Aqil Məmmədov’un oğlu Aqil Məmmədli ile yeniden sohbet ettim.
Küçük Aqil, hafızama hem en küçük hem de en ilginç bir röportaj olarak kazındı. Sohbete babasından başladık.
· Babanı az da olsa hatırlıyor musun?
· Babamı?! Ne diyorsunuz, nasıl hatırlayayım ki, o ben dünyaya gelmeden 6 ay önce şehit olmuş. Ben babamı, anneannemin, annemin ve savaş arkadaşlarının hatıralarından tanıyorum.
Sonra çocuk yaşına uygun olmayan bir ciddiyetle ekledi:
“Babam cesur bir oğlandı. Annem ise dünyanın en güzel kadınıdır.”
Sohbet boyunca ilk kez duygulandı; gurur ve vakarla dolu gözlerine, yaşına uygun olmayan bir hüzün çöktü.
· Babam annemi anneanneme emanet edip vatanın yardım çağrısına koşuyor ama bilmiyordu ki, annem ömür boyu anneannemin korumasında kalacakmış. Böylece babam, Azerbaycan’ın yeni kahramanlık destanını yazanlardan biri oldu. Babam bir tankçıydı, arkadaşlarının dediğine göre her türlü askeri teçhizatı çok iyi kullanıyordu. Birçok savaşta büyük maharet gösterdi. Babamın komutanından gelen takdir mektuplarını anneannem bugün hâlâ saklıyor.
Bir süre sustu, hayallere daldı, sonra tekrar konuşmaya başladı:
· Edebiyat öğretmenimiz Dede Korkut’tan, Koroğlu’dan, Kaçak Nebi’den bahsettiğinde, onları dinlerken babamı görüyorum; cesur babamı, şehit babamı.
· Aqil, baban gibi yüzlerce vatan evladı, kanlarını döktükleri Karabağ toprakları düşman işgali altında ve istesek de istemesek de savaş alnımıza yazılmış. Acaba bu savaş senin olgunluk yaşına, silah tutacağın güne denk mi geldi?
· Göz kırpmadan, düşünmeden savaşa giderim.
· Ama sen annenin tek çocuğu, şehit Aqil’in tek yadigârısın?
Düşünüyor, düşünüyor, güzel dudakları arasında fısıldamalar dolaşıyor ve ısrarla az önce söylediklerini tekrarlıyor: giderim, mutlaka giderim. 14 yaşındaki bu şehit çocuğunun haykırışa dönüşen sözleri, kulaklarımda yankılanıyor ve ruhuma bir rahatlık getiriyor.
Hayır, topraklarımız düşman işgali altında kalmayacak, vatanımız dünya var oldukça ikiye bölünmüş bir beden olmayacak. Oğullar olduğu sürece, Azerbaycan yaşayacak, var olacak ve bir olacak.”