Azerbaycan ile Türkiye arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkileri, köklü bir tarihi geçmişe dayanmaktadır.

           Asırlardır her iki halk birbirine destek olmuş, yakın iş birliği içerisinde bulunmuş ve ortak değerleri paylaşmıştır. Ulu Önder Haydar Aliyev’in veciz ifadesiyle belirtildiği gibi: “Biz bir millet, iki devletiz.” Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de Azerbaycan’ın sevincini kendi sevinci, kederini ise kendi kederi olarak görmüştür. Türk dünyasının bu iki büyük lideri, özlü sözleriyle gelecek nesillere değerli bir miras bırakmışlardır: Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kardeşlik ve dostluk ilişkileri ebedi ve sarsılmazdır.
Azerbaycan ve Türkiye, devlet olma yolunda tarih boyunca pek çok zorluktan geçmişlerdir. Yaklaşık otuz yıl süren Karabağ ihtilafı, Türkiye’de yaşanan terör olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi bir kez daha göstermiştir ki, her iki ülkenin vatan uğrunda verdiği mücadele boşuna değildir. Tarihin çeşitli dönemlerinde yalnızca erkekler değil, kadınlar da aynı cesaret ve mücadele ruhuyla öne çıkmıştır. Azerbaycan tarihinde Tomris gibi yiğit kadın hükümdar düşmana karşı zafer kazanmış, Nigar gibi kahraman kadınlar ise bağımsızlık uğruna canlarını feda etmişlerdir. Kardeş ülke Türkiye’de ise Kara Fatma, Halide Edib Adıvar ve Sabiha Gökçen gibi isimler, vatan sevgilerini gösterdikleri cesaretle ortaya koymuşlardır. Bu kadınlar, yaşadıkları dönemlerdeki kadınların güç ve direncini simgelemiş; vatan sevgisini ve cesaretini yücelterek adeta birer efsaneye dönüşmüşlerdir. Gösterdikleri fedakârlık ve kahramanlık sadece kendi ülkelerinde değil, tüm Türk dünyasında da kalıcı izler bırakmıştır.
Vatan savunmasında, gerek cephe hattında gerekse cephe gerisinde kahraman erkeklerle birlikte kadınlar da aktif rol üstlenmiş; cesaret ve fedakârlıklarıyla tarihe geçmiştir. Kadınlar, savaş meydanında silaha sarılıp düşmanla savaşmış, yaralı askerleri kurtarmış, istihbarat ve diğer önemli görevlerde yer almışlardır. Aynı zamanda cephe gerisinde ordunun ihtiyaçlarını karşılamak, yaralı askerlerin tedavisini sağlamak ve lojistik desteği temin etmek gibi hayati görevler üstlenmişlerdir. Birçok kadın gazeteci ve muhabir, savaş bölgelerinden dünyaya bilgi aktararak uluslararası kamuoyuna gerçekleri duyurmak için mücadele vermiştir. Devletin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü uğruna yürütülen mücadelelerde binlerce vatan evladı kahramanlık örneği sergileyerek şehitlik mertebesine ulaşmıştır.
Azerbaycan’ın bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğü uğruna canlarını feda eden 214 kişi, gösterdikleri eşsiz cesaret ve kahramanlık nedeniyle “Azerbaycan'ın Millî Kahramanı” unvanına layık görülmüştür. Bu kişiler yalnızca savaş alanında değil, halkın kalbinde de ebedi yer edinmiş gerçek kahramanlardır. Bu kahramanlar arasında üç kadın – Salatın Esgerova, Gültekin Esgerova ve Höküme Aliyeva da bulunmaktadır. Onlar, düşman kurşunundan korkmadan vatanın özgürlüğü için canlarını feda ederek adlarını tarihe altın harflerle yazdırmışlardır.
    Azerbaycan kadınları tarih boyunca sadece ailenin temeli değil, aynı zamanda vatanın savunucusu olmuşlardır. Onlar cesaretleri, vatanseverlikleri ve fedakârlıklarıyla her zaman halkın gururu olmuş, bugün de bu kahramanlık geleneğini yaşatmaya devam etmektedirler. Azerbaycan’ın ilk kadın Millî Kahramanı, Birinci Karabağ Savaşı şehidi ve cesur gazeteci Salatın Esgerova olmuştur. 1991 yılında Karabağ gerçeklerini dünyaya duyurmak ve Ermeni işgalinin acı yüzünü gözler önüne sermek amacıyla hayatını riske atmaktan çekinmeden görevini yerine getiriyordu. Mesleki ve vicdani sorumluluğunu ifa ettiği bir zamanda, 1991 yılının Ocak ayında Ermeni silahlı güçleri tarafından Kubadlı-Laçın yolunda acımasızca katledildi. Gösterdiği kahramanlık ve fedakârlık, devlet tarafından yüksek takdirle karşılandı ve kendisine Azerbaycan’ın Millî Kahramanı unvanı verildi. Ölümünden sonra Uluslararası Gazeteciler Konfederasyonu’nun ödülüne layık görüldü. Şehit düştüğü köy onun onuruna "Salatın köyü" adını almıştır. Bakü’de yaşadığı binaya hatıra plaketi yerleştirilmiş, şehirde bir caddeye, Hazar Denizi’ndeki gezi gemisine ve Kadınlar Sosyal Birliği tarafından kurulan bir ödüle adı verilmiştir. 

                Kapak 2025 06 30T102109.118

1993 yılında, bir başka kadın kahraman olan doktor ve savaşçı Gültekin Esgerova da Millî Kahraman unvanına layık görülmüştür. Birinci Karabağ Savaşı sırasında küçük çocuğunu annesine emanet ederek cepheye, Ermeni kurşunlarıyla yaralanan askerleri kurtarmak amacıyla gitmişti. Yaralı askerleri savaş alanından çıkarmak için hayatını tehlikeye atan Gültekin Esgerova, hemşire ve doktorlardan oluşan bir ekiple ön cephede görev yapıyordu. Zor şartlar altında yaralılara yardım ederek onların hayatlarını kurtarmaya çalışırken, bir düşman saldırısı sonucu kahramanca şehit olmuştur. Gültekin Esgerova’nın öğrenim gördüğü 200 No’lu ortaokula adı verilmiş ve büstü dikilmiştir. Bakü’deki Nerimanov ilçesinde bir hastanenin önünde de büstü yer almaktadır. Mustafa Kemal Atatürk Caddesi 2A adresindeki yaşadığı binaya hatıra plaketi yerleştirilmiştir. Tefekkür Üniversitesi bünyesindeki Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı onun adını taşımaktadır ve burada da bir hatıra köşesi oluşturulmuştur. Hazar Denizi’nde yüzen gemilerden biri onun adını taşımakta ve gemide bir müze kurulmuştur. Onun fedakârlığı, merhameti ve vatanseverliği, Azerbaycan halkının hafızasında sonsuza dek yaşayacaktır.

                     Kapak 2025 06 30T102206.546

     Son olarak, 25 Aralık 2024 tarihinde Bakü-Grozni seferini yapan uçağın kaza yapması sonucu hayatını kaybeden Höküme Aliyeva, Azerbaycan’ın üçüncü kadın Millî Kahramanı olmuştur. Uzun yıllar boyunca vatana ve halka onurla hizmet eden Höküme Aliyeva, mesleki sadakati ve vatanseverliği ile örnek bir kişilikti. Kazada hayatını kaybeden AZAL (Azerbaycan Hava Yolları) mürettebatından biri olarak görev yapan Höküme Aliyeva, Aktau şehri yakınlarında düşen uçakta son ana kadar yolcuları sakinleştirmeye çalışmış ve “Her şey güzel olacak!” sözleriyle hafızalara kazınmıştır. 29 Aralık 2024 tarihinde Bakü’deki 2. Fahri Hiyaban’da defnedilmiştir. Meslek hayatına dair bazı kişisel eşyalar Azerbaycan Millî Tarih Müzesi’ne teslim edilmiş, diğer eşyalar ise ailesinin evinde oluşturulacak bir ev müzesinde sergilenecektir. Polonya’da onun adına bir burs programı başlatılmış, Kazakistan’da üretilen bir zırhlı askeri ambulansa adı verilmiştir. Ayrıca hakkında “Her Şey Güzel Olacak” adlı bir belgesel film çekilmiştir. Uçak kazasında hayatını kaybetmiş olsa da, Höküme Aliyeva’nın adı ve hizmetleri, halkın hafızasında daima yaşayacaktır.
    Şehit kadın kahramanlardan söz açarken, Türkiye'nin cesur evlatlarını anmak da yerinde olacaktır. Günümüzde Türk dünyasının yiğit kadınları arasında yer alan Cennet Yiğit, Demet Sezen, Esma Çevik, Gülşah Güler, Kübra Doğanay, Nefize Çetin Özsoy, Sevda Güngör, Songül Yakut, Şerife Özden Kalmış ve Zeynep Sağır, ülkelerinin güvenliği, toprak bütünlüğü, terörle mücadele ve barış için canlarını feda ederek şehit düşmüşlerdir. Bu kahraman kadınlar, vatan uğruna sergiledikleri özveri, cesaret ve sadakatle Türk milletinin hafızasında ölümsüzleşmişlerdir.
Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği bölümünde son sınıf öğrencisiyken Polis Akademisi sınavlarına girerek başarıyla kazanan Cennet Yiğit, aynı anda iki üniversite bitirerek örnek bir öğrenci profili çizdi. Mezuniyetinin ardından polislik mesleğini seçti ve Özel Harekât Polisi olma hayaliyle 3 aylık zorlu eğitimi başarıyla tamamladı. 10 ay boyunca görev yaptığı Özel Harekât’ta üstün bir başarı sergileyen Cennet Yiğit, 15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ tarafından düzenlenen hain darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Daire Başkanlığı'na yapılan bombalı saldırı sonucu henüz çok genç yaşta şehit oldu.

                 Kapak 2025 06 30T102253.491

                15 Temmuz darbe girişimi sırasında Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Dairesi’nde şehit olan bir diğer kahraman ise 31 yaşındaki Polis Memuru Demet Sezen idi. O gece nöbetten çıkan Sezen, eşi ve 3 yaşındaki oğlu ile evine dönerken darbe girişiminin başladığını öğrenir. Derhal hazırlığını yaparak küçük oğlunu eşi ve meslektaşı olan Hakan Sezen’e emanet eder ve "Sen gelme, çocuğun yanında kal, bir şey olursa haberleşiriz" diyerek görev yerine döner. Burada çıkan çatışma sırasında kahramanca şehit düşer. Onun aziz hatırasını yaşatmak amacıyla, Ankara’daki bir Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne adı verilmiştir.
Şehit kadınlar arasında yer alan bir diğer isim PAMİT (Mayın Arama ve Temizleme Timi) Komutanı Başçavuş Esma Çevik’tir. Hukuk fakültesini kazanmasına rağmen gönüllü olarak askerliğe katılmış, kariyerine Türk Silahlı Kuvvetleri'nde devam etmiştir. Şırnak ilinde görev yaptığı sırada, mayın patlaması sonucu şehit olmuştur. Esma Çevik’in hikâyesi, vatan için hayatından vazgeçen fedakâr kadın askerlerin sembolüdür.
Ankara Gölbaşı Özel Harekât Başkanlığı’nda polis memuru olarak görev yapan Gülşah Güler, henüz 24 yaşında iken 15 Temmuz gecesi darbe girişimi sırasında görevi başında şehit olmuştur. Doğduğu yer olan Hatay Kırıkhan’da toprağa verilmiştir. Hatırasını yaşatmak amacıyla, ismi Hatay Kırıkhan’daki bir ilkokula ve Sakarya’da bir anaokuluna verilmiştir.
Kahraman kadınlardan biri de Polis Memuru Kübra Doğanay’dır. Şehit Cennet Yiğit, Kübra Doğanay’ın yakın dostu ve sırdaşıydı. İkisi birlikte eğitim almış, birlikte görev yapmışlardı. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Özel Harekât Dairesi binasında beraber göreve gitmişlerdi. Darbeciler tarafından binaya atılan bombanın isabet etmesi sonucu, her ikisi de olay yerinde şehit olmuştu. O sırada her ikisi de yalnızca 23 yaşındaydı.
Şehit Kübra Doğanay’ın adı, doğduğu yer olan Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesindeki bir liseye, Mersin’in Yenişehir ilçesindeki Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne ve Yalova’daki bir imam hatip ortaokuluna verilmiştir.

             Kapak 2025 06 30T102344.054

Nefize Çetin Özsoy, Bulgaristan’ın Kırcaali ilinde dünyaya gelmiştir. 1990 yılında henüz 6 yaşındayken ailesiyle birlikte zorunlu göç yoluyla Edirne’ye yerleşmiştir. Üniversite eğitimini öğretmenlik alanında tamamlamış olmasına rağmen, polis olmaya karar vermiştir. Bu kararının ardından, İstanbul Arnavutköy Polis Meslek Eğitim Merkezi’nden (POMEM) 2009 yılında mezun olmuş ve meslek hayatına atılmıştır.
Görev yaptığı süre içerisinde birçok terör operasyonuna katılmış, canlı bombaları etkisiz hale getirerek büyük kahramanlıklar göstermiş ve çeşitli ödüller almıştır. Bu operasyonlardan birinde, bomba infilakı sonucu şehit olmuş ve 10 Haziran 2016 tarihinde Edirne Şehitliği’ne defnedilmiştir.
Şehit olan polis kadınlardan bir diğeri ise Sevda Güngör’dür. Üniversitede maliye eğitimi aldıktan sonra polis olmaya karar vermiş ve meslek hayatına Mersin şehrinde başlamıştır. Ardından Özel Harekât Polisi olarak Ankara’ya tayin edilmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Özel Harekât Dairesi binasına yapılan saldırı esnasında görevini icra ederken şehit olmuştur. Cenazesi doğum yeri olan Adana şehrinde toprağa verilmiştir. Onun aziz hatırasını yaşatmak amacıyla, ismi Adana’da bulunan bir okula verilmiştir.
Türkiye’nin Mardin ilinde PKK’lı teröristler tarafından gerçekleştirilen hain saldırıda bomba yüklü bir aracın patlatılması sonucu birçok kişi hayatını kaybetmiştir. Bu saldırıda şehit olanlar arasında yer alanlardan biri de Polis Memuru Şerife Özden Kalmış idi. Naaşı, memleketi olan Bolu iline getirilerek burada defnedilmiştir.
Adana doğumlu olan 38 yaşındaki Polis Memuru Zeynep Sağır, iki çocuk annesiydi. Yaklaşık 15 yıl boyunca Kuveyt’te polis olarak görev yaptıktan sonra Türkiye’ye dönmüş ve çeşitli illerde dört yıl daha görev yapmıştır. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi sırasında, FETÖ’cü hainlerin Ankara Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı'na yaptığı bombalı saldırı sonucunda şehit düşmüştür. Onun adı, bugün Yalova ilinde bir liseye verilerek yaşatılmaktadır.
Songül Yakut, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde albay rütbesine ulaşmış ilk kadın komutan olarak tarihe geçmiştir. Görev süresi boyunca 10 takdirname ve 50’ye yakın çeşitli ödül almıştır. Son olarak Şırnak’taki 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı'nda Harekât Merkezi Başkanı olarak görev yapmaktaydı. 31 Mayıs 2017 tarihinde bir askeri helikopterin düşmesi sonucu 12 askerle birlikte 41 yaşında şehit olmuştur. Şehit Songül Yakut, doğup büyüdüğü Malatya ilinde toprağa verilmiştir.
Bu kahraman kadınlarımızın fedakârlığı, cesareti ve vatanseverliği, günümüzde genç nesiller için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Onlar yalnızca geçmişin kahramanları değil, aynı zamanda geleceğin ruhunu besleyen, vatan sevgisini aşılayan yol göstericilerdir.
    Vatan uğruna hayatını kaybeden kahramanlarımızın isimleri, devletimiz tarafından layıkıyla ölümsüzleştirilmektedir. Onların aziz hatırasını yaşatmak amacıyla isimleri sokaklara, okullara verilmekte, ayrıca anıtlar ve hatıra kompleksleri inşa edilmektedir. Devletimiz, aynı zamanda şehit ailelerini daima gözeterek onlara gereken saygı ve desteği göstermektedir. Bugün ülkemizin dört bir yanında, hem Azerbaycan’ın hem de Türkiye’nin şehitleri derin bir saygı ve minnetle anılmaktadır. Her yerde Azerbaycan bayrağı ile birlikte Türk bayrağı da dalgalanmakta, anma etkinliklerinde Türk ve Azerbaycan şehitlerinin kahramanlıkları vurgulanmaktadır.
Aynı zamanda, Türkiye’de düzenlenen çeşitli etkinliklerde, İkinci Karabağ Savaşı’nda vatan uğruna canlarını feda eden Azerbaycan şehitlerinin kahramanlıkları takdirle anılmakta, onların anılarına büyük saygı gösterilmektedir. Bu tür etkinlikler, yalnızca geçmişin hatırlanması için değil, gelecek nesillere vatan sevgisi ve kardeşlik ruhunun aşılanması, iki kardeş devletin birliğinin pekiştirilmesi açısından da büyük önem taşımaktadır.
Bu anlamlı etkinliklerden biri de, 2021 yılının Eylül ayında Azerbaycan’ın Terter ilçesine bağlı Şıxarx kasabasında temeli atılan “Vatan Bağı” (Vatan Bahçesi) Şehitler Parkıdır. Bu parkta, her bir şehidin adına meyve ağaçları dikilmiş, üzerine QR kod içeren bilgi panoları yerleştirilmiştir. Proje, Terter Kaymakamlığı’nın desteği ve “Vatan Bağı” Sosyal Girişimler Kamu Birliği’nin organizasyonu ile hayata geçirilmiştir.
Bu parkta, 1988 yılından günümüze kadar şehit düşen tüm Azerbaycan askerleri ile birlikte, Türkiye ve Azerbaycan’ın milli kadın kahramanlarının isimleri de yer almaktadır. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkileri, tüm dünyaya örnek olacak niteliktedir ve her geçen gün daha da güçlenmektedir. Köklü tarihi temellere dayanan bu ittifak, sadece siyasi ve stratejik değil, aynı zamanda kültürel ve manevi alanlarda da kendini göstermektedir. İki devlet arasında kurulan bu sarsılmaz birlik, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de ilham kaynağıdır.

              Kapak 2025 06 30T102519.822

                                                                  “Vatan Bağı” (Vatan Bahçesi) Şehitler Parkı
    Bu kardeşlik bağlarının korunması ve daha da güçlendirilmesi hepimizin manevi sorumluluğudur. Gelenekleri yaşatmanın ötesinde, ortak değerlerimizi, zengin kültürel mirasımızı ve kahramanlık tarihimizi gelecek kuşaklara aktarmak, milli kimliğimizin ve bütünlüğümüzün temel dayanaklarındandır. Azerbaycan-Türkiye birliği yalnızca iki ülkenin değil, tüm Türk dünyasının da birliğine ve gücüne katkı sağlamaktadır.
Bu manevi ve stratejik bağın daha da pekişmesi için, her birey kendi faaliyet alanında katkı sunmalı, bu kutsal birliği korumak ve gelecek nesillere aktarmak için azimle çalışmalıdır.