Bir millet düşünün, dönemin siyasi ve jeopolitik sorunları nedeniyle ayrılmak zorunda kalan.
Sınırları, zamanla bayrakları ve hatta dilleri dahi yavaş yavaş değiştirilen. Her ne kadar diğer milletler tarafından ayrı olarak anılsalar da gönül bağları hiç kopmayan. Evet Türkiye ile Azerbaycan’ın ayrı ama bir o kadar da bir oluşundan bahsediyorum. Yüzyıl evvelinde yaşanan istila sonrasında vatan topraklarından ayrılsa da kalbi hep Türkiye ile atan Azerbaycan’dan. Özünü, sözünü, fikrini ve bayrağını ayırmaya çalıştıkça hep Türkiye’den iz taşıyan Azerbaycan’dan bahsediyorum.
Şimdi yüzyıl evvelinden alıp 10 yıl öncesine taşıyalım sözü. Türk Devletleri Teşkilatının çalışmaları ve Azerbaycan ile Türkiye arasındaki dostluğu güçlendirmek için Azerbaycan’a gidecek olan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz 2016 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen hain darbe girişimi nedeniyle seyahatini gerçekleştiremedi. Yaşanan acı olayda 265 Türk vatandaşı şehit olurken çok sayıda yaralı meydana geldi. Darbe sonrasında Erdoğan Azerbaycan’a gidemeyince Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Sen gelemezsen gardaşım, ben gelirim.” diyerek Türkiye’ye geldi. İlk buluşmada, “Sen gelemeyince ben geldim gardaşım.“ dedi İlham Aliyev, Recep Tayyip Erdoğan’a sarılırken. Yüzyıllar önce ayrı evlerde büyüyen kardeşlerin zor günde buluşmasıydı bu. “Sabaha kadar durmadık dua ettik. Allah gardaşımıza, Türkiyemize yardım etsin diye dualar ettik. Biz de meydanlara indik. Can gardaşımız Türkiyemiz için hep bir aradaydık” dedi Azerbaycan halkı. O kanlı gecede kalbi kendisi ile birlikte atan kardeşleri vardı Türkiye’nin.
Yıllar geçti. Azerin’in yıllarca seslendirdiği o büyük rüya gerçek olsun, Karabağ, Ermanistan’ın elinden kurtulsun diye Azerbaycan ordusu harekete geçti. Ancak bu zorlu yolda yalnız değildi. Can kardeşi Türkiye, 44 gün süren mücadelede hem asker hem de mühimmat desteği sağladı Azerbaycan’a. Bu sefer kalbi kardeşi için atan Türkiye oldu. Kalbi çarpıyor çünkü “ Çırpınırdın Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına…” diyordu Azerin. “Kafkaslardan aşacağız, Türklüğe şan katacağız. Türkün şanlı bayrağını, Karabağ’da asacağız. “ diyordu yıllardır. 44 gün süren o zorlu mücadelede Azerbaycan, Karabağ’a bayrağını astı. Artık Karabağ yeniden Türk yurdu oldu. 44 gün süren mücadelede Türk askeri kardeşini siperde yalnız bırakmazken, halkı da dualar etti. Kur’anlar okundu, camilerde Karabağ yeniden Türk yurdu olsun diye Mevlid-i Şerifler söylendi. Şehitleri için gözyaşı döktü Türkiye, Azerbanca’la birlikte.
Ve o rüya gerçek oldu. Bu sefer Azerin mikrofonu aldı eline ve şöyle dedi;
“Kafkaslardan aşmışıh biz, Türklüğe şan gatmışıh biz, Türk’ün şanlı bayrağını Karabağ’da asmışıh biz.” Eğer Türkler bir araya gelirse yenilmezler. Tüm dünya bir kez daha gördü bunu.
Aylar geçti, Türkiye’nin ciğerleri yanmaya başladı. Müdahale hızla devam ediyor ancak alevlerin önüne geçilemiyordu. Türkiye, akciğerleri sayılan Marmaris’te çıkan orman yangını ile mücadele ediyordu. Azerbaycan itfaiye ekipleri su tankerleri ile Sarp Sınır Kapısından giriş yaptı. Kardeşinin evine ateş düşmüşken duramazdı Azerbaycan. Ağaçlar yanıyor, evler yanıyor, köyler alevlerin arasında yok oluyordu. Sonra bir anons geçti tüm kanallarda. “Azerbaycanlı itfaiyeci bir tek onu çıkarabildi evden!” Neydi o? Alevler arasında kalan evlerden ne çıkarabilirim diye bakan Azerbaycanlı itfaiye eri, duvarda asılı olan Türk Bayrağını çıkarabilmişti bir tek. Muhabirin, “Bayrağı nerden buldun? “ sorusuna, “Evdeydi, evde. Yanmaz. Koymaz yana. Ev yanırdı. İnsan var mı diye içeri girdim. Baktım insan yohidi. Sonra bahtım bayrak asılı duvarda. Bir tek onu çıkarabildim. İnsan ne kadar önemli ise bayrakta o kadar önemlidir. Türk Azerbaycan her zaman gardaş olup, gardaş olacahdır.” dedi.
Yürekler çarptı hem Türkiye’de, hem de Azerbaycan’da. Gözlerden yaşlar aktı. Günler süren mücadelede Azerbaycan ekip üstüne ekip ve 1 tane de yangın söndürme helikopteri gönderdi. Bir zorluk daha kardeş ülkelerin birbirine olan desteği ile son buldu. Tıpkı 6 Şubat 2023 gecesi yaşanan Asrın Felaketi”nde olduğu gibi. Bin gecede yerle bir olan 11 şehirde 53 binden fazla insan hayatını kaybederken duramadı Azerbaycanlı Server Beşirli. Toros marka aracına yüklediği yorganları ve bazı ihtiyaç malzemelerini Adıyaman’a getirdi ve orada yardım faaliyetlerine destek verdi. Beşirli, “Gardaş ülkenin başına gelen tabii felakete çok üzüldük. Ben de yardımcı olmak istedim. Ne de olsa biz. iki devlet tek milletiz.” dedi.
Peki kardeşler sadece zor günlerde mi bir araya gelirler? Tabiki hayır. Artık güzel günlerde de buluşma vaktiydi. Azerbaycan, Türkiye tarafından düzenlenen Etnospor, Teknofest ve Medya Buluşmaları etkinliklerine günlerce ev sahipliği yaptı. Ki bu buluşmalar ara ara tekrarlanıyor.
Şu anki konumda Azerbaycan, Türkiye ülke sınırları içerisinde yer almasa da gidildiğinde hiç yabancılık çekilmiyor. Neden biliyor musunuz? Azerbaycan halkı, Türkiye’den gelenlere ayrı bir hürmet gösteriyor. “Siz öz vatandan gelmişsiniz.” diyerek evlerini, ekmeklerini ve hatta maddi imkanlarını bile hiç düşünmeden paylaşabiliyorlar. Sanki uzak yoldan gelen öz kardeşini ağırlar gibi ağırlıyor, hürmet gösteriyorlar. Kimi işletme sahipleri Türkiye’den giden kişilerin hesap ücretlerini almıyor.
Peki bu kardeşlik duygusu yeni nesile nasıl aktarılıyor? Cevabı çok basit. Türk dünyası için gece gündüz demeden emek sarf etmiş isimler ile. Haydar Aliyev, Ebulfeyz Elçibey, Bahtiyar Vahapzade, Ganire Paşayeva ve daha niceleri. Gittikleri her yerde, attıkları her adımda, söyledikleri her sözde Türk birliğinden, Türkiye ile olan bağlarından bahseden adanmış gönüllerdi onlar.
Her fırsatta öz vatan Türkiye’ye gelmek için çırpınan yürekler var Azerbaycan’da. Tıpkı fırsatını bulsa kardeşi Azerbaycan’a gidecek olan Türkler gibi.
Sözün özü, asırlar da geçse, savaşlar da çıksa gönüller bir olunca, tüm sınırlar kalkıyor aradan. Türkiye- Azerbaycan kardeşliği daim, Azerbaycan’daki gardaşlarıma selam olsun…