Murat Sefa Demiryürek ve Yeni Bir Yönetim Anlayışı

Halktan uzak değil, halkın tam içinde bir vali…
Bunu ahi kutlamalarında ve diğer etkinliklerde gördük.
Eskiden “vali” denince çoğumuzun aklına; makam koltuğunda oturan, resmi törenlerde kısa konuşmalar yapan, çoğu zaman da halktan oldukça mesafeli bir bürokrat görüntü gelirdi.
Vatandaşın kolay kolay ulaşamadığı, sadece özel günlerde görülebilen, devletin ciddiyetini temsil eden bir figürdü vali.
Ancak son yıllarda bu geleneksel anlayış, yerini bambaşka bir yönetim tarzına bırakıyor.
Artık vatandaşın derdini yerinde dinleyen, köy kahvelerine uğrayan, esnafla çay içen, çocuklarla fotoğraf çektiren ve ihtiyaç sahiplerinin evlerine misafir olan bir vali görüntüsü yükseliyor.
Ahi kutlamaları boyunca yerinde makamında değil meydanların valisi.
Etkinliklerin başında halkın içinde vatandaşın yanında duran Murat Sefa Demiryürek, klasik bürokratik çizgileri aşan bir anlayışla görev yapıyor.
Protokolün ötesinde, halkla birebir temas kurarak şehrin nabzını tutuyor.
Çünkü o, “makamdan bakan” değil, halkın içine giren, onların dilinden anlayan, onların sofrasına oturan bir yönetici.
Böyle bir vali, halk için yalnızca bir yönetici değil; bir güven kaynağı, bir gönül dostu hâline geliyor.
Bu tarz bir yaklaşım sadece bireysel bir tutum değil; aslında değişen kamu yönetimi anlayışının da bir yansıması.
Devlet artık yalnızca kanunları uygulayan bir yapı değil; aynı zamanda vatandaşına dokunan, derdini paylaşan, onunla birlikte çözüm üreten bir yapıya dönüşüyor.
Murat Sefa Demiryürek gibi isimler, bu dönüşümün öncüsü konumunda. Onlar sayesinde halk, devletin ulaşılmaz olmadığını, aksine çok yakında ve içten olduğunu bir kez daha görüyor.
Vali Demiryürek ’in yönetim anlayışı yalnızca sempatik bir profil çizmiyor; aynı zamanda somut sonuçlar da doğuruyor.
Halkın yaşadığı sorunlara birebir temas ederek hızlı çözümler üretiyor.
Vatandaşlar artık yöneticilerinden yalnızca teknik yeterlilik değil; duygudaşlık, şeffaflık ve samimiyet de bekliyor.
İşte bu noktada Demiryürek gibi valiler, hem yeni nesil kamu yöneticiliğinin hem de halkla güven temelli ilişki kurmanın örneğini ortaya koyuyor.
Devletin vatandaş gözündeki imajını değiştirmek, büyük projelerle değil; küçük ama samimi dokunuşlarla mümkün.
Bir vali, bir çocuğun başını okşadığında, yaşlı bir annenin sofrasına misafir olduğunda ya da genç bir esnafın derdini yerinde dinlediğinde; o şehirde güven, umut ve bağlılık artar.
Murat Sefa Demiryürek ’in Kırşehir’de ortaya koyduğu örnek, sadece bir şehir için değil; tüm Türkiye için bir modeldir.
Belki de artık valilik makamı, yalnızca temsil değil; aynı zamanda temas makamıdır.