VALİ ÇÖKMEZ, DEVLET ÇÖKMESİN DİYE

Devlete hükümet edenler, çoğu zaman devletin kurumlarına da bütünüyle sahip olduklarına inanırlar.

Devlete hükümet edenler, çoğu zaman devletin kurumlarına da bütünüyle sahip olduklarına inanırlar.

Oysa unutulmamalıdır ki, hükümetler gelip geçicidir; kurumlar ise kalıcıdır.

Seçilmiş olmaları nedeniyle devletin kurumlarına yön verme yetkileri elbette vardır.

Ancak bu, o kurumları kendi siyasi iktidarlarının uzantısı haline getirme hakkını vermez.

Hükümete saygı duyacağız elbette, ama aynı zamanda devletin kurumlarının saygınlığını da korumak zorundayız.

Valiler de bu kurumsal geleneğin en önemli temsilcilerindendir.

Atamaları hükümetlerce yapılır ama valiler, illerde Cumhurbaşkanı’nın temsilcileridir.

Cumhurbaşkanlarının partili olmadığı dönemlerde, bu görev “devletin tarafsızlığı” ilkesinin bir simgesiydi.

Yaşım itibarıyla, valilerin aynı zamanda parti il başkanı gibi davrandığı tek parti dönemine yetişmedim.

O yılları bilmem.

Ama şunu iyi bilirim:

Bir zamanlar o dönemin uygulamalarını eleştirenlerin, bugün valilerin gönül verdikleri partinin il başkanı gibi davranmalarını istemelerine gerçekten şaşırıyorum.

Yıl 1986.

Rahmetli Turgut Özal, Başbakanlık koltuğunda.

Malatya’da bir miting düzenleniyor.

Partinin miting otobüsü meydana girmiş, Özal konuşmasını yapacak.

Protokol gereği Başbakan’ı karşılayan Malatya Valisi Naim Cömertoğlu, saygın ve devlet terbiyesini özümsemiş bir bürokrat.

Özal, kendisine dönüp diyor ki:

“Gel vali bey, sen de çık benimle otobüsün üstüne.”

Cömertoğlu, bir an duraksıyor. Sonra gayet sakin bir sesle yanıt veriyor:

“Efendim, ben devletin valisiyim. Sizi karşılamam görevimdir ama orada bulunmam uygun olmaz.”

Ama Özal ısrar ediyor. Vali, istemeyerek de olsa otobüsün üzerine çıkıyor.

Meydan kalabalık, Özal’ı göremeyenler “Çök! Çök!” diye bağırıyor.

Başbakan, mikrofon elindeyken yanındaki bakanlara dönüyor:

“Hüsnü, çömel bakalım şuraya,” diyor.

Bakanlar çömeliyor. Sıra Vali’ye geliyor:

“Vali Bey, sen de çök, çömel şuraya.”

Ve o anda tarihe geçecek sözler yankılanıyor meydanda:

“Sayın Başbakanım, ben devletin valisiyim.

Vali partili olmaz.

Vali çökmez, vali çömelmez.

Vali çökerse, devlet çökmüş olur.

İzin verirseniz, ben aşağı ineyim.”

Bu sözler meydanda yankılanıyor, kalabalık alkış tufanına boğuluyor.

Bir vali, sadece devletin vakarını değil, tarafsızlığını da temsil ediyor o an.

Bugün o duruşu gösterebilen valiler mumla aranıyor.

Gösterenlerde merkeze alınıyor.

Valiler artık devletin değil, iktidarların valisi haline geldi.

Bir partinin talimatını, bir liderin gölgesini devletin önüne koyan bir anlayışla karşı karşıyayız.

Oysa vali, devletin vakarını temsil eder; iktidarın değil, milletin valisidir.

Bir vali çökerse, sadece o makam değil, devletin saygınlığı da çöker.

Ve unutmamak gerekir: Devlet, partilerden büyüktür.

Devlet, iktidarlardan da kalıcıdır.