TÜRK ŞEHİDİ HALİL MEHMETOĞLU

Kafkas İslam Ordusu'nun askeri Halil Mehmetoğlu'nun aziz hatırasına ithaf edilmiştir.

Azerbaycan halkı tarih boyunca birçok ağır savaşa ve trajik olaya tanıklık etmiştir. Bu savaşlar ve yıkımlar, yüzyıllar boyunca halkımızın kaderini derinden etkilemiş, toplumsal hafızamızda silinmez izler bırakmıştır. Ancak özellikle 20. yüzyılın başlarında yaşanan çatışmalar ve felaketler, halkımızın yaşadığı acıların en derin ve unutulmaz olanlarındandır. Bu dönemde sadece savaş değil, aynı zamanda Azerbaycan halkına karşı yapılan sistematik kıyımlar, özellikle de "Mart Soykırımı" olarak tarihe geçen 31 Mart 1918 olayları, milletimizin kan hafızasına kazınmıştır.
Bu vahim olaylar sırasında Azerbaycan halkı büyük bir tehlike altındayken, kardeş ülke Osmanlı Devleti zor zamanlarda yalnız bırakmamış, tarihi bir dayanışma örneği sergilemiştir. Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa (daha sonra Nuri Killigil olarak bilinir) komutasındaki Kafkas İslam Ordusu, 1918 yılında Azerbaycan'a gönderilmiştir. Bu ordunun amacı, Azerbaycan halkını soykırım ve işgal tehdidinden korumak, ülkenin bağımsızlık yolunda ilerlemesine destek olmaktı.
Kafkas İslam Ordusu, Bakü ve çevresinde hâkimiyet kurmaya çalışan Ermeni Taşnak birlikleri, Bolşevik çeteleri ve onları destekleyen İngiliz kuvvetlerine karşı büyük bir kararlılıkla mücadele etmiştir. Bu mücadele, sadece silahlı bir direniş değil; aynı zamanda kardeşlik, fedakârlık ve ortak bir geleceğe olan inancın tezahürüydü. Nuri Paşa'nın ordusunda görev alan askerlerin bir bölümü, Osmanlı Türklerinden oluşan gönüllülerdi. Bu gönüllüler, hiç düşünmeden cepheye koşmuş, Azerbaycan’ın istiklali uğruna canlarını feda etmişlerdir. Bu fedakârlıkların neticesinde, 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü düşman işgalinden kurtarılmış, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti (ADR) bağımsızlığını ilan ederek Bakü’yü başkent yapmıştır. Bu tarihî gelişme, yalnızca Azerbaycan için değil, tüm Türk-İslam dünyası için büyük bir zafer ve dönüm noktası olmuştur.
Bugün üzerinden en az 107 yıl geçmiş olsa da, bu kahramanlık destanı Azerbaycan ve Türkiye halklarının kalbinde yaşamaya devam etmektedir. Kafkas İslam Ordusu’nun gösterdiği dirayet, iki millet arasındaki kardeşliğin ne kadar derin ve sarsılmaz olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Geçmişte olduğu gibi bugün de, aynı ruh ve dayanışma ile Azerbaycan-Türkiye kardeşliği büyüyerek sürmektedir.
"Kafkas İslam Ordusu'nun bu hareketinin siyasi, askeri, sosyal vb. gibi tarihi öneme sahip sonuçları olmuştur. Ancak onun en önemli ve en büyük sonucu yeni kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin güçlenmesi, istikrara kavuşması ve toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır. Aynı zamanda bir diğer sonucu da Azerbaycan ve Türkiye arasındaki kardeşlik ve güven duygularının sarsılmaz bir şekilde güçlenmesidir."
Bu savaşta Nuru Paşa ile birlikte özveriyle savaşan ordunun cesur askerlerinden biri de Halil Mehmetoğlu (Halil Mehmetoğlu) idi. 1918'de Bakü'yü işgalden kurtaran kahramanlar arasında yer alan Halil Mehmetoğlu, 10 Nisan 1894'te İzmir'de doğdu. Henüz 18 yaşındayken I. Dünya Savaşı'nda amcalarıyla birlikte savaşmaya başlayan Halil Mehmet oğlu, savaş sırasında amcalarının yaralanıp geri dönmesine rağmen savaşmaktan vazgeçmeyerek Necef şehrine gelir. Burada Nuru Paşa komutasındaki ordu birliklerine katılarak Azerbaycan'ı düşmandan kurtarmak için Göyçay istikametine doğru yola çıkarlar. Burada çok ağır çarpışmalar yaşanmasına rağmen düşmanı yenerek işgal edilen diğer bölgelere saldırdılar. Bu mücadelede birçok silah arkadaşı şehit düşmesine rağmen Halil Efendi hayatta kalarak gazi olmuştur.


Şekil 1. Halil Mehmetoğlu (10.04.1894-22.05.1981)

Nuru Paşa'nın ordusu Azerbaycan'ı kurtardıktan sonra gazilerin bir kısmı Türkiye'ye dönmüş, ancak Halil Efendi Azerbaycan'ı vatan olarak seçmiştir. Her şeyden önce Göyçay şehrini işgalden kurtardıktan sonra nehri geçerken aslen Bakü'nün Ramana köyünden olan Şeref Hanım'ı görmüş ve sevmiştir.
Mart soykırımlarının Ramana köyü de dahil olmak üzere Bakü'nün birçok köyünü atlamadığını belirtmek gerekir. Bu nedenle, hayatta kalan nüfus canlarını kurtarmak için Azerbaycan'ın birçok bölgesine ve Ramana köyüne komşu yerlere yöneldi. Bu bölgelerden biri de, aslen Ramanalı olan halası ve yeğeni Şeref Hanım'ın (1902-XX) Ermeni soykırımından kaçarak sığınmak zorunda kaldıkları Goyçay'dır. Bakü'nün işgalden kurtarılmasının ardından Halil Mehmet, verdiği söze sadık kalarak Ramana köyüne geldi ve Şeraf Hanım'la evlenme niyetini açıkladı. Ne yazık ki aile üyeleri Mart soykırımları sırasında öldürülür. Ailenin en büyük çocuğu olan Şeref Hanım ile evlenir ve aile üyelerini koruması altına alır. Şeref Hanım'ın ölümüne kadar birlikte yaşarlar ve bu evlilikten 4 çocukları olur:
Mammad Halil oglu (-5 yaşında ölmüş---)
Pir Tofiq (Tohid) Halil oğlu (03.05.1928- 24.11.1995)
Kara Kazım Halil oğlu (01.05.1925-20.04.1989)
Nazım Halil oğlu (21.06.1938-09.11.2011).

Şu anda Mehmet Halil'in torunları büyük bir nesil haline geldi. Onların isimleri tesadüfen verilmedi ve Halil vatan hasretini gidermeye çalıştığı için çocuklarına ve torunlarına Türk isimleri verdi. Halil Efendi, kardeşlerinin anısını yaşatmak için torunlarından ikisine Sayma ve Hamdi isimlerini verir.
Halil Efendi Ramana petrol madeninde sondajcı olarak çalıştı. Birçok kez onu ödüllendirmeye çalışmışlar ama Türk olduğu için madalya vermemişler.
Sovyet hükümeti döneminde Türklere yapılan zulüm sırasında, Sovyet makamları tarafından pasaport verilirken Türk isim ve soyadlarının değiştirildiği veya "standartlara uygun hale getirildiği" bilinmektedir. Halen Halil Efendi'nin soyundan gelenlerin soyadı Mammadov'dur. Halil Efendi'nin ilk torunu Fatima (Fatma) Mammadova, Mammad (Mehmet) dedemin babasının adıydı ve Sovyet döneminde soyadları verilirken bize büyük dedemizin adından sonra Mammadov soyadı verildiğini belirtiyor. Memmedoğlu (Mehmetoğlu) soyadı "Sovyetler tarafından kabul edilemezdi, çünkü herkes 'ov' ve 'yev' ile biten soyadları vermeye teşvik ediliyordu. Osmanlı döneminde soyadı kavramının olmadığını, 1934 yılından itibaren Türkiye'de soyadı verilmeye başlandığını da belirtmek gerekir. O zamana kadar soyadının yerini patronimik almıştır.

Şekil 2. Halil Mehmetoğlunun ve eşi Şeref hanımın mezarı. Bakü şehri, Ramana köyü

Şekil 3. Karakazım Halil oğlu ( 01.05.1925- 20.04.1989)

Şekil 4.Pir Tofik (Tohid) Halil oğlu (03.05.1928- 24.11.1995)

Şekil 5.Nazim Halil oğlu (21.06.1938-09.11.2011).
Bu nedenle Halil Efendi'nin adı bugün Ramana mezarlığında babasının adıyla birlikte yazılmaktadır. Ayrıca Ramana yerleşiminde herkes Türk askerine Halil Efendi derdi.

Şekil 6. Halil Mehmetoğlu, annesinin adını verdiği torunu Fatma Hanım ve onun eşi Vagif Bey ile birlikte...
Torunu Fatma Hanım, “Dedesinin İzmir'de yaşadığı köyün adının "Polumyot" olduğunu söylüyor. Ancak İzmir'de böyle bir köyün varlığı doğrulanmamıştır. Dedesinin bu köyün adını doğru hatırlamadığı ve bu bölgenin adının Palamut olabileceği düşünülmektedir.” Antik çağda bu köyün İzmir'in Tire ilçesine bağlı bir bölge olduğu bilinmektedir. Günümüzde söz konusu alan Aydın ilinin İncirliova olarak adlandırılan bölgesinde yer almaktadır. Halil Mehmetoğlu'nun anısını sonsuza dek yaşatmak amacıyla, kendisinin ve çocuklarının mezarı o günden bu yana Ramana köyü sakinleri tarafından korunmaktadır. Bugün Halil Efendi'nin torunları ve torunlarının torunları Ramana köyünde büyük bir nesil haline gelmiştir. Bu kuşağa mensup temsilcilerin her biri dedelerinin kahramanlıklarından gururla bahsetmektedir.
Kafkas İslam Ordusu’nun Azerbaycan’a gelişi yalnızca bir askerî harekât değil, aynı zamanda Türk halkları arasında sarsılmaz kardeşliğin ve ortak kaderin bir tezahürü olmuştur.
1918 yılında sergilenen bu fedakârlık, sonraki yüzyılda Azerbaycan ve Türkiye ilişkilerinin temelini oluşturmuş; “bir millet, iki devlet” felsefesinin tarihî dayanağı hâline gelmiştir. Kafkas İslam Ordusu yalnızca Bakü’yü işgalden kurtarmamış, aynı zamanda Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin siyasi ve coğrafi bütünlüğünün korunmasında da belirleyici bir rol oynamıştır.
Bu tarihî olay, günümüzde de bölgenin jeopolitik hafızasında canlılığını korumakta; Türk dünyasının birliği açısından değerli bir örnek olarak değerlendirilmektedir. Nuri Paşa’nın liderliğinde gerçekleşen bu kardeşlik yardımı, Azerbaycan halkının hafızasında minnet ve vefa duygularıyla anılmakta; gelecek nesiller için bir vatanseverlik dersi olarak yaşamaya devam etmektedir.
Sonuç olarak, Kafkas İslam Ordusu Azerbaycan topraklarını düşman işgalinden kurtarmakla yalnızca bir devleti değil, aynı zamanda bir halkın umudunu, özgürlük idealini ve geleceğini de kurtarmıştır.