TİCARETTE DÜNYAYA YÖN VEREN NİZAM: AHİLİK VE PİR-İ AHİ EVRAN

Kırşehir denince akla ilk olarak Ahilik gelir. Dünyaya ticaret ahlakını yayan, nizamın, intizamın, hoşgörünün adı olan Ahilik.

Peki dünya, Türk milletinin şanını yürüten, kılıcı kadar keskin bir nizam olan Ahiliği ne kadar tanıyor? Dilerseniz önce teşkilatı kuran ustayı, Pir-i Ahi Evran’ı tanıyalım.

Ahi Evran-ı Veli’nin Yaşamı
Ahî Evran, Pîr Ahî Evrân Velî veya tam adıyla Pîr Mahmud bin Ahmed Nasirûddin.
Ahî Evran bin Abbas Velî, (1171 - 12 Nisan 1261) 13. yüzyılda yaşamış Ahilik teşkilatının kurucularından ve debbağların piri. İran'ın Hoy kasabasında doğmuş, uzun bir yolculuğun ardından Horasan'a gelmiş, Anadolu'da Seyyid Hacı Bektaş Velî'nin Alevî-Bektâşî, tasavvufî Türkmen tarikatına bağlanmış, kendi adıyla adlanan Ahîlik Teşkilât'ın kurucusu olmuştur. Debbağların (dericilerin) Türkmen pîr ve şeyhi olan Ahi Evran, 32 çeşit esnaf ve sanatkârın lideridir.
Ahî Evran'ın çocukluğu ve yılları Azerbaycan'da geçmiştir. Bundan sonra Horasan ve Maveraünnehir bölgesine gelip o yöredeki büyük üstadlardan dersler almış. O dönemde Bağdat'ın ilim ve irfan merkezi olması, Ahi Evran'ın çok yönlü bir fikir adamı olarak yetişmesini sağlamıştır.
1204’te Anadolu Selçuklu Sultanı I. Gıyâseddin'in isteği üzerine Halife Nâsır tarafından gönderilen elçi ile Muhyiddin İbnü’l-Arabî ve Evhadüddîn-i Kirmânî gibi mürşid ve mutasavvıfların yanında Ahi Evran'ı da Anadolu'ya gelmiştir. Artık Pir-i Ahi Evran’ın Anadolu serüveni başlamış olur.
Ömrü boyunca türlü zorluklar gören, uğradığı iftira nedeniyle zindana atılan Pir Ahi Evran, insanı ancak doğru sözün kurtaracağını savunur ve nihayetinde de aklanarak zorlukların üstesinden gelir.
Kurduğu teşkilatla Ahilere (esnaf/ zanaatkar) hem doğru ticareti, hem mal üretimini, hem kılıç kullanmayı, hem de İslami usulleri öğretir. Üstelik teşkilatın alt birimlerini de kurar. Bu şekilde herkes olası tehlikelere karşı yapması gerekeni öğrenir.
Ahilik teşkilatının alt grubu olan Bacıyan-ı Rum’da ahi kadınları bir araya toplar. Başına da eşi Fatma bacıyı geçirir. Kadınlar hem üretir, hem ilim yapar, hem de savaşa hazırlanır.
Ahiyan-ı Rumlarda ise bir çağrısıyla Rum diyarında bulunan ahileri Anadolu’ya getirir ve ahiliği Anadolu topraklarına yayar.
Gaziyan-ı Rum’da, savaşlarda gazi olan Alpleri bir araya toplar. Bunun gibi çok sayıda alt teşkilat oluşturur. Ancak hepsinin amacı aynıdır. Anadolu topraklarına Ahiliği, esnaflık ahlakını, ilmi ve İslamı yaymak. Hepsi Ahilik Teşkilatının bir üyesi olarak verilen görevleri layıkıyla yerine getirmeye çalışır.
Her ne sebeple olursa olsun tartısına hile karıştıranın affedilmediği, yalana, riyaya ve kötü mala iltimas göstermeyen gelenektir Ahilik. Pir-i Ahi Evran, “Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Yalan söyleme. Büyüklerinden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkar ol. Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme. Eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol.” diyerek iyiliği, doğruluğu, paylaşmayı ve sabrı teskin eder.
“Eline, diline, beline sahip ol. Kalbini, kapını, alnını açık tut. Ahi’nin eli, kapısı, sofrası açık olmalı; gözü, beli ve dili kapalı olmalı. Eşine, işine, aşına özen göster. Gelen gelsin saadetle, giden gitsin selâmetle…” sözleriyle de nefsin ve bedenin terbiyesini öğretir.


Ahilik kelimesi nerden gelir?
Bu konuda esas olarak iki iddia mevcuttur. İlk iddiaya göre kelime Arapça kökenlidir. Buna göre "Ahi" kelimesi Ahiyye'nin tekili olan "ah" kelimesine birinci tekil "ya"sı ilave olunarak "ahi" şeklinde telaffuz olunmuş halidir. Bu fikre göre Ahi'nin sözlük manası "kardeşim" demektir. Bu iddianın güçlü yanı, Ahiliğin ilk olarak Araplarda Fütüvvet Teşkilatı adıyla çıkması, dolayısıyla Ahilik ile ilgili terimlerin Arapça olması gereğidir.
İkinci iddiaya göre Ahi kelimesi Türkçe “Akı” kelimesinin zamanla değişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu kelimenin Ahi birlikleri içinde zaman zaman Ahi Baba şeklinde ifade edildiği de görülmektedir. Buna göre kelimenin Arapça manası ile düşünüldüğünde "Kardeşim Baba" diye bir tabir uygun düşmüyor. Ancak Divânu Lügati't-Türk'te akı; Eli açık, koçak, selek, cömert, yiğit, delikanlı gibi manalar ifade eden Akı kelimesiyle düşünüldüğünde "Ahi Baba" tabiri daha anlamlı gelmektedir. Tüm ahilerin babası olarak kabul edilen Pir-i Ahi Evran-ı Veli için ikinci iddiayı kabul etmek daha yerinde olur.
Piri-i Ahi Evran tarafından kurulan ve Anadolu topraklarına yayılan Ahilik, Anadolu halkına ve Türk milletine sadece ticareti öğretmekle kalmadı. Anadolu’nun Türkleşip İslamlaşmasını da sağladı. Ancak bu kadarını yazmakla sınırlı kalmayarak Ahilik teşkilatının faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz;
-Ahilik, Anadolu'da köylere kadar yayılarak Anadolu'nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağladı.
- Göçebe Türkmenleri yerleşik hayata geçirerek hem İslami uyum kolaylaştırılmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmış oldu.
- 13. yy'ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla gayrimüslimlerin ve Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katıldı ve üretime hız kazandırarak pazardaki yerini de almayı sağladı..
- Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, hız kazanmış, asayişin bozulduğu zamanlarda kendi otoritesini yürütmeyi de sağlamıştır..
- Yapılan fetihlerle Rum diyarından Anadolu topraklarına taşınan Müslüman Türklerin, dini ve ahlaki yapısının korunmasını sağladı.


Ahi olmanın şartları
Her ne kadar bir kişi Türk, Müslüman ve esnaf olsa da Ahilik için belirtilen şartları sağlamıyorsa teşkilata kabul edilemez.
Ahi olmanın bazı şartları vardır. Ahi olmak ve peştamal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunlu tutulmuştu. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmekteydi. İşte o 7 hal;
-Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak,
-Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak,
-Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak,
-Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak,
-Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak,
-Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak,
-Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak.

Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller (kasaplar), hırsızlar, dellallar (aracılar), vergi memurları, vurguncular örgüte katılamazdı.
Ahiler bir malın belirlenmiş fiyatı dışında bir fiyat söyleyemez, kötü mal satamaz, işine yalan karıştıramazdı. Kötü veya hileli ürün satan, belirlenen fiyattan farklı bir fiyat söyleyen ahinin papucu dama atılır yani ahilikten çıkarılır ve dükkanı mühürlenirdi. Hatta günümüzde “papucu dama atılmak (artık istenmemek)” deyimi de buradan gelmektedir. Ahilik teşkilâtı 3 dereceli bir düzene dayanır. Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler şöyle sıralanır: Yiğit, Yamak ,Çırak, Kalfa ,Usta, Ahi Halife, Şeyh Şeyh-ül Meşayıh

Ahi Evran Türbesi
Kırşehir il merkezinde yer alan ve zaviye; planlı mescid olarak inşa edilmiş bu küçük yapı, içerisinde bir kütüphane/derslik barındırır. Ahiliğin kurucusu Ahi Evran-ı Veli, 6 talebesi ile birlikte başka bir odada metfun bulunmaktadır. Ahi Evran ve talebelerinin mezarlarının yanına merdivenle çıkılır. Ayrıca kadınlar için yapılan ve merdivenle çıkılan ayrı bir bölme bulunmaktadır.
Günümüzde cami ve türbe olarak işlev gören yapının 2 giriş kapısı bulunmaktadır. Yapının üzerine değil de önüne yapılan minare ise kapıların girişlerinin birbiri tarafından görülmesini engellemiştir. Çünkü bu kapılar kadınlar ile erkeklerin içeriye girişini ayırmaktadır. Üstelik yapının ısınması için günümüz ısıtıcılarına gerek bulunmamaktadır. Çünkü bunun için şehrin Jeotermal enerjisi kullanılır. Döneminde büyük bir nizam ile yapılan yapıya, Kırşehir’de bulunan Terme Kaplıcalarının suyu yer altından götürülerek ısınması sağlanmıştır.
Türbeyi de içine alan ancak yapımı tamamlanamayan, Türkiye’de Cumhuriyet tarihinin inşasına başlanan ilk külliye olarak tarihe geçen Ahi Evran Külliyesi her gün yüzlerce insanı ağırlamaya devam ediyor. Aklınıza gelir de yolunuz düşerse Ahi diyarında gönüldaşlarımızı ağırlamaktan mutluluk duyacağımzı bilin isterim. Selametle...