Hayat, çoğu zaman sözlerimizle eylemlerimiz arasında sessiz bir dans sahnesi kurar; bazen uyumlu, bazen birbirine çarpan adımlarla. Küçük bir söz, büyük bir yara açabilir ve yıllar sonra ders olur; ben de bunu kendi yolculuğumda öğrendim.
Nasihat etmek kolaydır. Ama nasihatine uymamak, sözün ruhunu gömer ve samimiyeti siler. Bilge bir filozof, adaletten, erdemden söz ederken kendi öfkesine yenik düşebilir; bir şair, sevgi ve hoşgörü üzerine dizesini kurarken kalbinde kırıklar taşıyabilir. Söz, eylemle örtüşmediğinde yalnızca havada asılı kalan boş bir yankı olur.
"Eline, beline, diline sahip ol."
— Ahi Evran
Bu söz, insanın kendi disiplinini ve bütünlüğünü gösterir. Kendi sözlerinle eylemlerin uyumlu mu? Bu, her nasihatin temeli olmalı. Kendi yaşamında küçük adımların, sabır ve dikkatle birleştiğinde, sözlerin bir güç kaynağına dönüşebilir.
Güç, yalnızca dimdik ayakta durmak değildir. Güç, sözlerini eyleme dönüştürmekte, değerlerini yaşamına yansıtmaktadır. Bir annenin evlatlarına sabrı öğretmesi; bir öğretmenin doğruluğu vurgulaması… Ama eğer kendi yaşamında bunları yaşayamıyorsa, öğüt, rüzgârda savrulan bir yaprak gibi etkisiz kalır.
"Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz."
— Yunus Emre
Bu söz, yalnızca paylaşmanın önemini değil, insanın toplumsal bağlarını ve içsel dengesini de hatırlatır. Paylaşmak, hem başkalarını hem kendini güçlendirir; bölünmek ise yalnızca sözde kalır. Yaşamın her alanında dengeyi bulmak, söz ile eylemi birleştirmeye çalışmakla başlar.
Her insanın kendi hikayesi vardır. Kimse kimsenin içini göremez. Herkesin farklı acıları ve verdiği savaşlar vardır. Bazen bir gülüşün ardında yılların birikmiş yorgunluğu saklıdır, bazen bir sert sözün altında gizlenmiş bir yalnızlık. Bu yüzden nasihat verirken, önce kendi içindeki kırılmaları, kendi hatalarını ve kendi zaaflarını tanımak gerekir.
"Gökbörü, ulusun zor zamanlarında ortaya çıkarak insanlara yol gösterir."
— Gökbörü
Bu söz, zor zamanlarda rehberlik ve içsel güç bulmanın önemini hatırlatır. Hayatın her anında kendi “gökbörü”nü bulmak, sözlerini eyleme dönüştürmek ve kararlı adımlarla ilerlemek gerekir. Geçmişten günümüze güçlü insanlar, iç çatışmalarını görmüş ve söz ile eylemlerini uyumlu kılmak için çabalamışlardır. Marcus Aurelius, bilgelik üzerine yazarken kendi öfkesini kabul etmiş; Mevlana, sevgi ve hoşgörüyü öğütlerken kendi içindeki boşluklarla yüzleşmiştir; Leonardo da Vinci, sanatın ve bilimin gizemini anlatırken, kendi sabırsız ve meraklı ruhunu durmaksızın gözlemlemiştir.
Güç, başkalarını değiştirmekte değil, kendine dürüst olmakta yatar. Sözünle eylemin birbiriyle uyumlu olduğunda, işte o zaman gerçekten güçlü olursun. İçindeki söz ve eylem uyumu, hayatının pusulasıdır. Kendi bütünlüğünü bulduğunda, etrafındaki her söz, her bakış, her nefes anlam kazanır. Dimdik durmak, sadece başkalarına değil, önce kendine karşı dürüst olmaktır. Cesur ol. Sözlerin, eylemlerinle dans ettiğinde, dünya bile sana saygı duyar.
"Kimi söz, bir dağın gölgesinde yankılanır; kimi ise kalpte iz bırakır. Hangisini söylediğini değil, hangisini yaşadığını hatırlar hayat."
— Birsen Eker
Hayatında hangi sözler eylemlerine yansıyor? Hangi sözler sadece havada asılı kalıyor?