Kimi altın, elmas, demir, bakır v.b. Hiç bir işe yaramayan, hatta zararlı atıklar da çöpe gider.
Bizlerde bir imtihan, bir müsâbaka meydanı olan Dünya denen bu misafirhanede , bir nevi imtihan ateşine atılıyoruz.
Kimi Râbbini tanımaz, kimi müslüman, bir derece üstünü muhsin, mümin, daha üstünü takvâ, sakınanlar (rızâyı ilâhiyi incitirim diye yoğurdu üfleyerek yiyerek, kendi gölgesinden korkanlar )Mukarrebunlar , insanı kâmiller, en üstün en mükemmel dereceyi almak isteyen de, İlmi Ledün derecesine yükseliyor. (Hızır gibi) Görülüyor ki, İlmi Ledüne talip babayiğit çok az.
İmâm Gazali yazı yazarken bir damla mürekkep masanın üzerine düşer,.Bir sinek mürekkebe konup suyunu emmeye başlar. İmâm sineği incitmedi, rahatsız etmedi. Diyor ki "Bu hareketimle diğer yaptığım amellerden daha üstün bir derece aldım. "Musa peygamber denize batmadan yürüyerek gider. Çoban da batmaz, o da gider. Ademoğlu kendi çapında Esmâül Hüsnâ, Ayetel Kürsi yolunda, yapabildiği kadar rızâyı ilâhiyi kazanmak, O 'nu hoşnut etmekten daha üstün bir derece alamaz.
Hançerlendikten sonra süt getirdiler. Kendini öldürmek isteyen için de süt istedi. Dünyadan ayrılırken "Kâbenin Rabbine hamd olsun ki kurtuldum "diyen Hz.Ali ne dedi "Eğer imtihan olunmadan Cennete girseydim sevinmezdim"
Nefsin helâl isteklerini yerine getirip, zarara sokacağı zaman "Dur demeli. Şeytan ise Kıyamete kadar izinli. Zorla yaptıramaz, fakat vesvese verir, şer işleri teklif eder. Allahû Teâlâ’nın huzuruna tek tek çıkacağız. Her anımız kayıt ediliyor. Kıyamet günü seyredeceğiz. Tek bir nefes Cihan kadar kıymetli, Hangimizin daha iyi işler işleyeceği deneniyor.
Bizler de Hâlıkı Râhimimizden Kalplerimizin hidâyete ermesini, gözlerimizden perdeyi kaldırmasını, kulağımızdaki sağırlığı yok edip duyar hâle getirmesini dileyerek, zâlimleri, Fravunları Hâkimül Hâkemeyin ismine havale ederek, Selâm ve Sevgiler.