DIŞ POLİTİKA ANALİZİ

Efendim hepimizin malumu Türkiye özellikle son yıllarda dış politika da level atladı.

Önceleri Avrupa Birliği ve ABD gölgesinde hareket eden Türkiye dikkatinizi çekerim Dünya' ya açılamıyordu.

AB, ABD, NATO soğuk savaş adı altında Komşumuz Rusya' yı düşman, Çin'i komünist, İslam veya Arap ülkelerini hain göstererek Türkiye' nin ekonomik ve siyasal gücünün yerinde saymasını istiyordu.

İkinci dünya savaşından sonra maalesef iç ve dış politikamızda kısır döngü çekişmeler ile yerimizde saydık.

On yıla bir ihtilaller, ekonomik krizler ile boğuşup toplumun genetik yapısını bozduk.

Kutuplaşma ve kutuplaştırmalar ile 2000 'li yıllara geldik.

AK Parti iktidara geldiğinde sessiz devrimler önce dış politika da başladı.

Zamanın başbakanı Erdoğan direkt olarak yönümüzü AVRUPA BİRLİĞİ diyerek 32 fasıllık sözleşmenin 16 faslını hızlıca açtı.

TBMM' de harıl harıl çalışılarak, Hukuk, ekonomi, askeri vesayet, İnsan hakları, aile vesaire uyum yasalarını hızlıca çıkardı.

Hristiyan ruhlu AB vallahi de billahi de Türkiye'nin bu kararlı tavrından korku. Sonra sudan sebeplerle Türkiye' nin fasıllarda ilerlemesini durdurdu.

Bunda FETÖ ve SİYONİST İSRAİL'İN de parmağı vardı.

Gerekçe ise Türkiye bu nüfusuyla AB girerse Dininizde zarar görür, ekonominizde, sosyal yaşantınızda dendi.

O süreçte İtalya hariç özellikle Fransa ve Almanya Türkiye' nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıktı.

Hasılı kelam Başbakan ERDOĞAN resti çekti. AB ülkeleri de şaşkın ördek yavrusu gibi afalladı.

Çünkü Türkiye' nin adı çıkmıştı. İlle beni al, ne olur al, illaki al, yalvarırım al gibi.

Şimdi ise Avrupa Birliği ileri gelen ülkeleri Ukrayna / Rusya savaşı çıkınca Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne alalım fasıllarda düzenleme yapalım dediler.

Ama nafile. Başkan Erdoğan Ukrayna / Rusya savaşında öyle bir denge politikası kurdu ki, ne NATO' yu devreye sokuyorlar nede doğuda sağlam kapı Türkiye'yi.

Eski Türkiye şamar oğlan Türkiye yoktu artık. Trump'ın dediği gibi Karizmatik, güçlü, ne istediğini bilen dünya lideri ERDOĞAN vardı.

Bu süreçte kazanan Türkiye oldu. Miyavlayan Avrupa Birliği ülkeleri oldu.

Yunanistan ile ege adaları 12 mil hususu gündeme geldiğinde Yunanistan' ın arkasında ciddi manada hiçbir Avrupa ülkesi durmadı.

Başkan Erdoğan gerek Uluslararası hukuk, gerekse emsal mevzuatı dikkate alarak, Yunanistan'ı susturdu.

Hatta Yunanistan' da 12 adaları bir gün gelip alacağız mesajı da verdi. Yunanistan kamuoyu tuz buz oldu.

Doğu da Ermenistan' ı Erdoğan önce İHA, SİHA desteği ile Azerbaycan'ı güçlendirdi. Azerbaycan askerlerini Türkiye de eğitti.

Putin ile samimi diyalog içinde iken Putin'e yav bu Karabağ meselesini artık bir halledelim. Bunların sorunu bize de size de yansımasın ayak bağı misali deyip,

Putin'de hay hay misali destek verince Ermenistan' a bir şak şak, bir poh poh bir alkış verilip Azerbaycan üzerine sürdürüldü.

Hazırlıklı ve donanımlı ordusu ile Azerbaycan Ermenistan' ı pert etti. Mahvetti. Yüzlerce Ermeni tankı SİHALAR ile tam isabet vuruldu.

Lojistik destek merkezleri vuruldu. Ermenistan iki ayda teslim oldu. 33 yıllık Karabağ meselesi son buldu.

Rusya Erdoğan'ı dinlemeseydi Karabağ asla alınamazdı. Bu bireysel politikayı şimdi ikinci döneminde ABD Başkanı Trump ta yapmaya çalışıyor ama tehditli yaparak tam beceremiyor.

Özetle derim ki Türkiye son 20 yılda Avrupa Birliği ülkelerine, ABD ye, Rusya ya artık onun bunun taşeron ülkesi değiliz mesajını NET verdi.

Kazan kazan politikası ile bölgesinde bende varım, benimde söz sahibi olma hakkım var olayını
; ONE MİNUTE, ve DÜNYA 5' ten BÜYÜKTÜR diyerek hasta adam uyandı dedi.

Bu süreçte Ortadoğu ne oldu? Onuda Dış Politika Analizi 2. serimizde yazalım.

Her şey gönlünüzce olsun.