Küresel Gazeteciler Konseyi ile Azerbaycan Matbuat Şurası’nın iş birliğinde düzenlenen Azerbaycan Medya Forumu’na katılan akademisyen Prof. Dr. Leven Eraslan, Azerbaycan ve forumla ilgili izlenimlerini yazdı.
Eraslan’ın TV100 Televizyonunun İnternet Sitesinde yazdığı yazıyı Küresel Gazeteciler Konseyi Başkanı Mehmet Ali Dim de sosyal medya hesaplarından paylaşarak daha çok kişiye ulaşmasına vesile oldu.
Akademisyen Eraslan, yazısında şunları ifade etti:
“Geçmişle geleceğin, acıyla umudun, yıkımla inşanın iç içe geçtiği topraklardayım…
Azerbaycan’ın kadim şehirlerinden Gence’de, Karabağ’ın kalbinde yer alan Şuşa’da ve tarihin derin acılarına tanıklık etmiş Hocalı’da bulunmak…
Sadece bir akademisyen olarak değil, bir Türk evladı olarak da ruhumun en derinlerinde sarsıldım.
Gençlik yıllarımda, 90’ların başında Azerbaycanlı kardeşlerimiz için yaptığımız gösteriler, yürüttüğümüz dayanışma kampanyaları gözümde yeniden canlandı. O dönemlerde hep duyduğum, gönlümde bir yara gibi büyüyen bu topraklara şimdi ilk kez adım attım.
Hep merak ettiğim, hep görmek istediğim bu topraklar; bana sadece bir coğrafyayı değil, bir milletin onurunu, direnişini ve yeniden doğuşunu anlattı.
Bir yanda yok edilmiş şehirler, diğer yanda yükselen yeni yaşam…
Bir yanda mazinin acısı, diğer yanda geleceğe inşa edilen sağlam köprüler…
Küresel Gazeteciler Konseyi ile Azerbaycan Matbuat Şurası’nın iş birliğinde düzenlenen Azerbaycan Medya Forumu, yalnızca bir medya zirvesi değil, aynı zamanda Karabağ’ın yeniden yazılan tarihinin tanıklığıydı. Bu forumun bir parçası olmak, konuşmamda “Yapay Zeka Gazeteciliği” konusunu ele almak, sadece mesleki bir görev değil, aynı zamanda bir vefa borcuydu.
Şuşa: Yıkıntılar İçinde Dirilişin Adı
Şuşa… Adını dahi telaffuz ederken kalbimde bir titreşim hissediyorum. 2020’deki büyük zaferin ardından yeniden imar edilen bu şehir, sadece taş üstüne taş koymak değil; kültürel hafızanın, sanatın ve millet ruhunun yeniden inşası demek. Geçmişte bestekârların, şairlerin ilham aldığı bu topraklarda artık geleceğin de temeli atılıyor.
Hocalı’ya adım attığımda ise kelimeler yetersizdi. Sessizlik konuşuyordu. Hocalı Soykırımı’nın yaşandığı o toprağın altında hâlâ anaların feryadı, çocukların sessiz çığlıkları var. Burada anladım ki; haber yapmakla hakikati yaşamak çok farklı şeyler.
Medya Forumu: Yapay Zeka ile Yeni Bir Çağın Eşiğinde
Bakı’da düzenlenen Medya Forumu bu ruhsal yolculuğun entelektüel ayağını oluşturdu. Dünyanın farklı bölgelerinden gelen gazetecilerle birlikte dijital çağın en kritik kavramını; “Yapay Zeka Gazeteciliği”ni konuştuk. Benim başlığım da buydu.
Yapay zekâ artık sadece teknoloji haberlerinin konusu değil; haberi yazan, analiz eden, kurgulayan bir editör haline geliyor. Bu noktada, gazetecinin rolü etik rehberlik, içerik doğrulama ve insan sezgisini kullanarak haberi ruhlandırma misyonuna evriliyor.
Hikmet Hacıyev ile Görüşme: Stratejik İletişimin Zirvesi
Forum kapsamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev ile gerçekleştirdiğimiz özel görüşme, bana Karabağ’ın imarı kadar, iletişimin ve medyanın da stratejik bir inşa süreci olduğunu bir kez daha gösterdi. Sayın Hacıyev’in derin diplomasi birikimiyle şekillendirdiği medya vizyonu, Azerbaycan’ın artık sadece cephede değil, algı savaşlarında da galip gelme iradesini açıkça ortaya koyuyor.
Mehmet Ali Dim: Sadece Başkan Değil, Küresel Bir Misyonun Taşıyıcısı
Küresel Gazeteciler Konseyi Başkanı Mehmet Ali Dim, bu organizasyonun mimarıydı. Onun enerjisi, bağlantıları ve vizyonu olmasaydı; bu kadar geniş kapsamlı ve uluslararası boyutta yankı uyandıran bir etkinliğin altına imza atmak mümkün olmazdı. Benzeri büyük toplantıları da çeşitli ülkelere yaptı Dim Başkan. Elbette kolay değil dünyanın her tarafında böylesi organizasyonları için yapabilmek. Dim, sadece Türk medyası için değil, Türk dünyasının medya diplomasisi için de stratejik bir aktördür. Ona bu vesileyle bir akademisyen olarak teşekkür borçluyum.
KGK Heyeti: Sıcaklık ve Profesyonellik Yan Yana
Bu forumu özel kılan unsurlardan biri de Küresel Gazeteciler Konseyi heyetinin taşıdığı sıcaklık ve profesyonellikti. Aralarında yıllardır sahada olan tecrübeli kalemler, genç ve yenilikçi medya mensupları vardı. Ancak hepsinde ortak bir nitelik mevcuttu: samimi bir kardeşlik duygusu ve mesleklerine duydukları derin saygı. Yavuz Donat, Savaş Çokduygulu gibi büyük değerler genç gazetecilere de büyük ilham veriyor.
Azerbaycan-Türkiye: İki Devlet, Tek Kalem
Bu gezi boyunca bir kez daha anladım ki; Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kardeşlik sadece sloganlarda değil, kalplerde ve sahadaki işbirliklerinde de yaşıyor. Forumdaki her konuşmada, gezdiğimiz her bölgede, gördüğümüz her okulda bu bağı hissettik. “Bir millet, iki devlet” sözü, burada kanla, gözyaşıyla, umutla ve yeniden inşayla yazılmış bir gerçektir. Bu arada bu projenin oluşmasında emeği olan Elşad Eyvazlı’ya da ayrıca teşekkür ederim. Misafirperverlikleri ile gönlümüzü tekrar kazandılar.
Hedef-STARS Okulu: Azerbaycan’ın Eğitimde Yükselen Umudu
Bakü’de yaptığım temaslar arasında beni en çok etkileyen kurumlardan biri, ziyaret ettiğim Hedef-STARS Okulu oldu. Bu okul, klasik eğitim modellerinin ötesine geçerek; dijital yetkinlik, eleştirel düşünme ve çok dilli eğitim gibi alanlarda örnek bir eğitim vizyonu sunuyor. Türkiye’deki eğitim kurumlarıyla iş birlikleri, bu modeli daha da güçlendirecek. Çünkü eğitim, Karabağ zaferini kalıcı hale getirecek ikinci cephedir.
Sonuç
Gence’nin caddelerinde yürürken çocuk seslerini duydum. Bakü Fatihi Nuri Paşayı ve Kafkas-İslam ordusunun neferlerini gördüm. Şuşa’da ezgiler, Hocalı’da dualar, Bakü’de teknoloji… Hepsi bir bütünün parçalarıydı. Medya Forumunda yapay zekâyı, haber etiğini ve küresel medyanın geleceğini konuşurken, içimde şu cümle yankılandı:
“Eğer hakikati sadece yazarsak, unutulur. Ama yaşarsak, tarihe kazınır.”
